Sesiniz Her An Kaydediliyor!

İlahi ses kayıt cihazı her an sesimizi kaydediyor ve dinleniyoruz. Peki bunu bile bile Müslüman kötü sözde bulunur mu? Güzel sözü hayatına perçinlemiş müminler nasıl hitapta bulunurlar? Boş ve çirkin sözlerden uzak durmanın fazileti...

Mü’min, yapmış olduğu fiiller gibi, söylemiş olduğu sözlerin de dâimâ ilâhî kayıtlara geçtiğini unutmamalıdır.

Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ağızdan çıkan sözlerin ne getireceğini çok iyi düşünmek gerektiğini şöyle ifade buyurmuşlardır:

“Kul, Allâh’ın hoşnud olduğu bir söz söyler, fakat onunla Allâh’ın rızâsını kazanacağı hiç aklına gelmez. Hâlbuki Allah, o söz sebebiyle, kendisine kavuştuğu kıyâmet gününe kadar o kimseden hoşnud olur.

Yine bir kul da Allâh’ın gazabını gerektiren bir söz söyler, fakat o sözün kendisini Allâh’ın gazabına çarptıracağını düşünmez. Oysa Allah, o kimseye, o kötü söz sebebiyle, kendisine kavuşacağı kıyâmet gününe kadar gazab eder.” (Tirmizî, Zühd, 12; İbn-i Mâce, Fiten, 12)

Demek ki insanı saâdete de felâkete de götüren, ağzından çıkan sözleridir. Bu itibarla, nasıl ki ağzımıza giren lokmaların helâl mi, şüpheli mi, haram mı olduğuna dikkat etmemiz zarûrî ise, ağzımızdan çıkan sözlerin de hayra mı şerre mi sebep olacağını evvelâ düşünüp sonra konuşmamız, yahut susmayı tercih etmemiz elzemdir.

Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sözün uhrevî mes’ûliyetine dâir şöyle buyurmuşlardır:

“Âdemoğlunun, emr-i bi’l-mârûf ve nehy-i ani’l-münker veya Allah Teâlâ Hazretleri’ni zikir hâriç, bütün sözleri aleyhinedir, lehine değildir.” (Tirmizî, Zühd, 63/2412)

GÜZEL SÖZÜ HAYATINA AKSETTİREN MÜMİNLER

Dolayısıyla dilimizi boş ve çirkin sözlerden koruyup dâimâ hayır konuşmaya ve ifadelerimizi zikrullâh ile tezyîn etmeye çalışmamız gerekir. Nitekim bu ahlâkı hayatlarına aksettiren mü’minler;

* Bir işe veya yemeğe başlarken besmele çeker, bitirdiklerinde Allâh’a hamd ederler.

* Birbirleriyle karşılaştıklarında evvelâ selâm vererek, yani Allâh’ın selâmını, rahmetini, bereketini dileyerek birbirlerine duâ ederler.

* Birbirlerinden ayrılırken de;

“‒Allâh’a emânet ol!” derler.

* Seyahatlerde;

“‒Allâh’a ısmarladık! Allah yoldaşın olsun!” derler.

* İstirahate çekilirken Allâh’a sığınıp duâ eder, uyanınca Allâh’a şükrederler.

* Evlenenlere;

“‒Allah mesut eylesin! Allah bahtından güldürsün!” derler.

* Ticaret esnasında ilk siftahını yapanlar;

“‒Siftah senden, bereket Allah’tan…” derler.

* Hastalıkta;

“‒Rabbimiz şifâlar ihsân eylesin! Çektiğiniz sıkıntıları günahlarınıza kefâret, derecenizin terfiine vesîle kılsın!” derler.

* Yeni doğan yavrular için;

“‒Allah sâlih veya sâliha kullarından eylesin! Rabbimiz kendisine hayırlı bir kul, Rasûl’üne hayırlı bir ümmet, anne-babasına hayırlı bir evlât kılsın! Allah, hayırlı ve uzun ömürler versin!” derler.

* Vefatlarda;

“‒Allah rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun! Geride kalanlara Allah sabr-ı cemîl ihsan buyursun!” derler.

Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.

İşte mü’min, dilini böylesine zikrullâh ile tezyîn edip güzel ve latîf konuşmaya alıştırmalıdır. Buna mukâbil; yalan, gıybet, dedikodu, iftira, küfür, alay, hakâret, münâkaşa, hayâsız ve müstehcen sözlerle dilini kirletmekten de sakınmalıdır. Zira bunlar, kalpteki fesâdın göstergesidir. Ebedî saâdet ve selâmetimiz için, dilin bu nevî âfetlerinden sakınmamız elzemdir.

İslam ve İhsan

SUSMANIN FAYDALARI VE FAZİLETİ

Susmanın Faydaları ve Fazileti

KİRAMEN KATİBİN MELEKLERİNİN GÖREVİ

Kiramen Katibin Meleklerinin Görevi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.