Sehiv Secdesi Nedir? Neden ve Ne Zaman Yapılır?

Sehiv secdesi nedir? Neden ve ne zaman yapılır? Kısaca cevabı...

Sehiv sözlükte "yanılma, gaflet" gibi anlamlara gelmektedir.

Neden Yapılır?

Dinî bir kavram olarak sehiv secdesi ise, namazda yapılan yanılmadan dolayı, namazın sonunda secde etmek demektir.

Namazda, unutarak bir rüknün geciktirilmesi, tekrarlanması, bir vacibin terk edilmesi veya geciktirilmesi halinde, noksanlığın telafi edilmesi için sehiv secdesi yapılması vacip olur. Farzlardan birinin unutularak veya bilerek yapılmaması veya vaciplerden birinin bilerek terk edilmesi durumunda sehiv secdesi yapılmaz; namazın tekrar kılınması gerekir.

Nasıl Yapılır?

Namazda sehiv secdesi gerektiren bir hata yapılırsa, namazın son oturuşunda yalnız "Ettehiyyatü" duası okunarak sağ tarafa selam verildikten sonra; "Allahu Ekber" diyerek secdeye varılır. İki defa secde yapıldıktan sonra oturulur ve Ettehiyyatü, Allahümme Salli, Barik ve Rabbenâ duaları okunarak selam verilir.

Cemaatle namaz kılınırken, imam sehiv secdesi gerektiren bir şey yaparsa, hem imamın, hem de kendisine uyan cemaatin sehiv secdesi yapması vacip olur. Fakat, imama uyan bir kimsenin sehiv secdesi gerektiren bir hatasından dolayı, ne kendisinin ne de imamın sehiv secdesi yapması gerekmez.

Sehiv secdesi yapması gereken kişi, selam verip namazdan çıktıktan sonra aklına gelirse, göğsünü kıbleden çevirmediği ve konuşmadığı sürece bu secdeyi yapması gerekir.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

SEHİV SECDESİ NASIL YAPILIR?

Sehiv Secdesi Nasıl Yapılır?

SEHİV SECDESİ NEDİR? SEHİV SECDESİ NEDEN YAPILIR?

Sehiv Secdesi Nedir? Sehiv Secdesi Neden Yapılır?

SEHİV SECDESİNİ GEREKTİREN DURUMLAR

Sehiv Secdesini Gerektiren Durumlar

ŞAFİİ MEZHEBİNE GÖRE SEHİV SECDESİ NASIL YAPILIR?

Şafii Mezhebine Göre Sehiv Secdesi Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.