Şafii Mezhebine Göre Namazı Bozan Şeyler

Şafii mezhebine göre namazı bozan şeyler nelerdir? İşte madde madde şafii mezhebine göre namazı bozan durumlar...

Şafii mezhebine göre namazı bozan şeyler:

  • Bir anlık dahi olsa avret yerinin açılması. Bir çocuk, namaz kılanın avret yerini açarsa, kişi aynı anda örtse dahi namaz bozulur. Ancak farkında olmadan avret yeri açılır ve farkında olunca hemen örtülürse namaza hâlel gelmez.
  • Abdestin bozulması, hades halinin ortaya çıkması.
  • Namaz kılan kimsenin vücuduna, elbisesine veya namaz kıldığı yere necasetin değmesi. Takkesinin, ayakkabısının necis olduğunu gören kişi, namaz esnasında bunları çıkarsa namazı bozulmaz.
  • Namazın şartlarından birisinde veya niyetinde şüpheye düşmek, namaz içinde başka namaza niyet etmek. Ancak bir kimse cemaate yetişmek için dört rek’atlı olan namazı, mutlak nafile kılmaya niyet edip çevirirse zarar vermez. Selamdan sonra namazın herhangi bir farzını yapıp yapmadığında şüpheye düşene de, bir şey gerekmez.
  • Konuşmak. Bir mana ifade etsin etmesin iki harf veya bir mana ifade eden tek bir harfi söylemek namazı bozar. Ağlarken, aksırırken veya öksürürken öhö öhö gibi belirgin iki harf çıkarsa namaz bozulur. Hapşırırken, hastalıktan inlerken kendiliğinden örfen normal sayılan bir harf çıkarsa namaz bozulmaz. Kıraat edebilmek için boğazını gıcıktan temizlemek de mazur görülür. Kıraat ederken unutarak susmanın, kısa süreli susmanın namaza zararı olmaz.
  • Kısa bir rükün olan itidali, fatiha kadar, iki secde arasındaki celseyi de teşehhüd kadar uzatmak.
  • Namazda dışardan gelen çağrıya cevap vermek namazı bozar. Kendisine bir şey sorulan kişi, namazda Kur’an okumaya niyet ederek âyet ile cevap verse namazı bozulmaz.
  • “Ve aleyküm selam” tarzında bir kişinin selamını almak. Ancak namaz esnasında okunması mendup olmayan bir yerde dahi me’sûr olan zikir ve dûalar yapılsa namaz bozulmaz.
  • Namaz esnasında gülmek. (Hanefi mezhebine göre bu durum abdesti de bozar.) Tebessüm etmek namazı bozmaz.
  • Rükû ve sucûd gibi fiili bir rüknü bilerek fazla getirmek. Fakat Fatiha-i şerifeyi veyahut teşehhüd’ü tekrar okur veyahut başka bir zikir yapar veya parmaklarını, dilini ve dudaklarını defalarca kımıldatırsa namaza zarar vermez. Fatihadan sonra zammı sûreyi Kur'an-ı Kerim’e bakarak okumak, yapraklarını çevirmek namazı bozmaz. (Bazı mezheplerde bu durum namazı bozar)
  • Fiil-i kesir; yani namaz dışı sayılan çok iş yapmak. Üç adım yürümek, sıçramak veya birine kasıtlı vurmak namazı bozar. Korku namazında, binek üstünde kılınan nafile namazda kişinin el ve ayağının hareket etmesinin ise zararı olmaz. Yılan, akrep vb. zararlı bir hayvanı öldürmek için eğilmek ve hareket etmek de namazı bozmaz. Namaz kılmakta olan kimse, ceketini düzeltebilir, birine işarette bulunabilir, önünden geçeni itip, geçmesine mani olur.
  • Yemek yemek veya su içmek. Kişi namazda sakız çiğner, dişlerin arasında kalan yemeği yutar, şeker emerse namazı bozulur.
  • Kıbleden yüz çevirmek veya zorla çevirtilmek. Ancak başkasının zorlamasıyla veya hatayla kıbleye sırt çeviren, hemen eski haline döndüğünde namazına bir zarar gelmez.
  • İmamdan önce hareket ederek bir rükün yapmak veya mazeretsiz olarak iki rükün geride kalmak. Muktedi olan kimse, henüz teşehhüdte iken niyet ve iftitah tekbirinden başka bir rükün terkettiğini hatırlarsa, imamın selamından sonra bir rek’at kılmakla onu telafi eder ve sehiv secdesi yapmaz.
  • Mest müddetinin dolması.

Kaynak: Hasan Serhat YETER, FIKIH 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ŞAFİİ MEZHEBİNE GÖRE NAMAZIN MEKRUHLARI

Şafii Mezhebine Göre Namazın Mekruhları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.