Şad Ne Demek? Şad Olmak Ne Demektir?

Şad ne demektir? Şad olmak ifadesinin anlamı nedir? Şad ifadesinin geçtiği örnek cümleler...

Şâd: Sevinç, mesrur, neşeli, bahtiyar, mutlu anlamlarına gelmektedir.

ŞAD KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Biz âciz kullarını îman nîmetiyle şereflendiren Allâh Teâlâ’ya hamd ü senâlar olsun!

İnsanlığı zulüm ve cehâlet karanlıklarından kurtarıp İslâm’ın nurlu iklîmine kavuşturmaya vesîle olan kâinâtın Fahr-i Ebedî’sine salât ü selâm olsun!

Bu mübârek ve cennet vatanı, canları pahasına bizlere hediye eden azîz şehidlerimizin ruhları şâd olsun!

*****

Ancak pek hazindir ki, bugün güzel Türkçemiz’e karşı sistemli bir şekilde âdeta büyük bir suikast icrâ edilmektedir. Şâyet bâzı gâfil mütefekkirlerimizin de iştirâk ettiği bu hâl devam ederse, millî vicdânı besleyen daha nice feyizli kaynaklardan dün olduğu gibi bugün de mahrum kalacağımız âşikârdır. O hâlde bunun önüne geçmek için gerekli şuur ve gayretlere ilâveten bilhassa Yûnus’umuzu genç ve dinç îmanlı nesle lâyıkıyla tanıtmamız, elbette ki zarûrîdir. Bundan, yani kendisini tanıyıp da binbir selâm ve Fâtihalarla yâd edenlerin devam etmesinden, onun muazzez rûhu da şâd olacaktır inşâallâh.

*****

Gül-i ruhsârına meftûn olanlar şüphesiz Sen’siz,
Ne mülk ü mâl ü câh ister, ne de zevk u safâ ister!

(Sen’in gül yüzüne âşık olanlar, hiç şüphesiz ki, «sâdece Sen’i arzularlar.
Dolayısıyla» Sen’siz, ne mal-mülk, mevkî, ne de zevk ve safâ isterler!)

N’ola bir kerre şâd olsun cemâl-i bâ-kemâlinle,
Ki kemter bendeniz Es’ad, Sana olmak fedâ ister!

*****

Gam bahçemiz şâd olsun o dem meclis-i nûrda,
İlâhî aşk uyansın, tende, rûhta, şuûrda,
Îmânlar tâzelensin, tevhîdlerle huzûrda,
Âşıklara cennetten güllü dallar verilsin!..

*****

Muhterem âile efrâdına ve vefâkâr arkadaşlarına sabır ve ecir diler, kendisiyle de ilâhî rahmetin tecellîsi ile Dâru’s-Selâm’da buluşmayı niyâz ederiz. Muazzez rûhunun şâd olması için üç İhlâs-ı Şerîf, bir Fâtiha-i Şerîfe...

Cenâb-ı Hakk, garîk-ı rahmet eylesin!..

*****

Rabb’imiz, Hazret-i Mevlânâ’ya lutfettiği o engin gönül bahçesinden, onu vâsıta kılarak bize de “alev renkli bir demet karanfil” ve “bir testi su”  nasîb eyledi.

Talebelik yıllarımda rûhuma bu zevki aşılayan, Mesnevî’yi kelimelerden ziyâde gözyaşları ile şerh eden rahmetli hocam Abdülkâdir Efendi (Yaman Dede)’nin rûhu şâd olsun!

Rabb’imden; rûhuma ehlullâh muhabbetini tattıran, feyizleri ile, hattâ hatırlanması ile dahî gönülleri mütelezziz kılan Allah dostu, büyük velî, üstad Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu’nun şefâatlerini dilerim.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.