Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’den Lütfi Doğan Hoca İçin Taziye Mesajı

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Hakkʼa yürüyen eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan Hoca için taziye mesajı yayınladı.

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi kişisel web sitesi osmannuritopbas.com’da Lütfi Doğan Hoca için başsağlığı mesajı yayınladı.

TAZİYE

Bir asra yakın ömrünü İslâmʼa hizmet yoluna adayan, eski Diyanet İşleri Başkanı ve İslâmî İlimler Araştırma ve Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Lütfi DOĞAN Hocamıza Cenâb-ı Hak’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemîl ve başsağlığı dileriz.

“Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir.” buyruluyor.

Rabbimiz, ilim ve irfânından müstefid olduğumuz muhterem hocamızın yerini boş bırakmasın; aziz milletimizi ve ümmet-i Muhammed’i, istikâmet ehli âlim ve âriflerden mahrum etmesin.

Yüce Rabbimiz, muhterem hocamızın yaptığı hayırlı hizmetleri kendisine sadaka-i câriye eylesin. Mekânı cennet, makâmı âlî olsun!..

Ne mutlu şu fânî gök kubbede hoş bir sadâ bırakarak ebediyete irtihâl edebilen sâlih kullara!..

Osman Nûri TOPBAŞ

LÜTFİ DOĞAN KİMDİR?

Lütfi Doğan, 1930 yılında Gümüşhane Kelkit Salyazı Köyü’nde doğdu. Kur’ân-ı Kerim okumayı babası Mehmet Fehmi Efendi’den öğrendi. Dayısı Hafız Fevzi Efendi’nin derslerine devam etti. Küçük yaşta hafızlığını tamamladı. Samsunlu Hafız Muhyiddin Efendi’den tecvid ve tashih-i huruf okudu. Abdurrahman Efendi ile Gümüşhane eski müftüsü Mehmet Ragıp Efendi’den özel dersler aldı. İlkokulu dışarıdan bitirerek 1952 yılında Gümüşhane’de imam-hatiplik görevine başladı. 1954 yılında girdiği imtihanı kazanarak Kemah Müftüsü oldu. 1960 yılında Erzincan Müftülüğüne tayin edildi. Bu arada ortaokul ve liseyi dışarıdan imtihanlara girerek bitirdi. Daha sonra Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazanarak Ankara müftü yardımcılığına naklen atandı. Gezici vaizlik ve Ankara merkez vaizliği yaptı.

İlahiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişliğine atandı. 1965 yılında Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliğine seçildi. Bir süre vekil olarak Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı yaptıktan sonra 15 Ocak 1968 tarihinde vekâleten Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atandı ve 25.08.1972 tarihine kadar bu görevini sürdürdü. Daha sonra Başkanlık müşavirliğine ve Ankara Merkez vaizliğine naklen tayin edildi. 14 Ekim 1973 seçimlerinde Erzurum Senatörü seçildi. Bu görevi 12 Eylül 1980 tarihine kadar devam etti. 1991-2002 yılları arasında da Gümüşhane milletvekilliği yaptı.

Basılmış eserleri arasında “Toplumun Temelini Sarsan Belli Başlı Problemler”, “Mutluluğun Kazanılması”, “Kütübü Sitte Müelliflerinin Hayatı ve Eserleri” adlı kitapları bulunmaktadır. (Kaynak: Diyanet)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.