Neml Suresi 84. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Neml Suresi 84. ayeti ne anlatıyor? Neml Suresi 84. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Neml Suresi 84. Ayetinin Arapçası:

حَتّٰٓى اِذَا جَٓاؤُ۫ قَالَ اَكَذَّبْتُمْ بِاٰيَات۪ي وَلَمْ تُح۪يطُوا بِهَا عِلْمًا اَمَّاذَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Neml Suresi 84. Ayetinin Meali (Anlamı):

Nihâyet hesap yerine geldiklerinde Allah onlara şöyle buyurur: “Demek siz, ne olduğunu iyice dinleyip anlamadan benim âyetlerimi yalanladınız, öyle mi? Değilse, bu yaptığınız neydi?”

Neml Suresi 84. Ayetinin Tefsiri:

Bu âyetlerin verdiği habere göre kıyâmet gününde mahlûkat diriltilip mahşer yerinde toplandığı gün her ümmetin içinden dünyada peygamberleri yalanlayıp Allah’ın âyetlerini inkâr etmiş olanlar çıkarılacak, vazifeli meleklerin kontrolünde başka bir yerde toplanacak ve özel olarak hesaba çekileceklerdir. Dünyada Allah’ın ister naklî, ister aklî olsun âyetleri üzerinde düşünüp tevhide eremedikleri, bilakis sağlam hiçbir sebebe dayanmadan o âyetleri inkâr edip Allah’a ortak koştukları ve bunun sonucu olarak hem Allah’a hem de kullarına karşı zulüm ve haksızlık yaptıkları için ağır bir şekilde cezalandırılacaklardır. Halbuki dünyada Allah’ın ve âhiretin varlığını gösteren delilleri görme imkânları olsaydı, bu duruma düşmeyeceklerdi. İşte bu delillerden biri de, gece, gündüz ve insanların bu vakitlerdeki halleridir. Allah, insanların istirahat edebilmeleri için geceyi karanlık yapmıştır. Çalışıp maişetlerini temin edebilmeleri için de gündüzü aydınlık yapmıştır. Bunu her gün aksatmadan yapan kudret sahibinin, kıyâmeti koparmaya da gücünün yeteceğini anlamaları gerekirdi. Yine insanlar ilâhî kudret tarafından geceleyin uyutulmakta, sabahleyin tekrar uyandırılmaktadırlar. Bu hal âdeta mahşerin bir provası şeklinde her gün tekrar edilip durmaktadır. Bu kadar canlıyı uyutan ve tekrar uyandıran, bunu binlerce, yüz binlerce kez tekrar eden Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yeteceğini bilip ona göre istikâmetlerini tâyin etmeleri lazımdı. O halde henüz Dâbbetü’l-Arz çıkmamış ve kıyamet kopup mahşerde dönüşü olmayan böyle bir acı sonla karşılaşmamışken, Kur’an’ın muhatabı olan herkesin fırsatları değerlendirmesi ve kendini ebedî azaptan koruması, alınacak en hayati karar ve yapılacak en mühim iştir. Çünkü sûra üflenip kıyâmet kopmaya başlayınca artık iş işten geçmiş, dönülmez bir yola girilmiş olacaktır: 

Neml Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Neml Suresi 84. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.