“Mutfağımızdaki Tehlike” Kitabı Erkam Yayınları’ndan çıktı

Nejla Baş’ın, yeni kitabı “Mutfağımızdaki Tehlike” başlığıyla Erkam Yayınları’ndan çıktı.

Nejla Baş Hanımefendi’nin Erkam Yayınları Serkitap Serisi’nden üç kıymetli kitabı yayımlandığını haber vermiş, bunlardan ikisini, yani “Helâl Gıda Rehberi” ile “Kur’ân Sofrası”nı tanıtmıştık. Bu sayımızda aynı serinin üçüncü ve son kitabı olan “Mutfağımızdaki Tehlike” adlı eser hakkında bilgi vermek istiyoruz.

Mâlum olduğu üzere, Nejla Baş Hanım, dergideki yazılarında Gıda Teknolojisi üst başlığını tercih ediyor. Bunun altında Ziraat Fakültesi’nin Gıda Bilimi ve Teknolojisi bölümünden mezun olmasının yanı sıra, artık gıdanın endüstriyel bir ürün hâline gelmesi, daha ötesinde gıdayı bilim ve teknolojik bir saha olarak görüp onun kimyası üzerinde inceleme, araştırma ve geliştirme merakının / ihtiyacının giderek artması yatıyor. Evet, artık bir tohumun toprakla buluşması, suyla beslenip Güneş’le tabiî bir şekilde büyümesinden ziyade, neredeyse hiç toprak, su ve Güneş görmeden laboratuvar ortamında büyümesinden söz ediyoruz. Hattâ daha öteye giderek tohumun içindeki parçacıklar ayrıştırılıyor, yeni birtakım kimyasal ilavelerle bambaşka bir gen haritası oluşturuluyor. Bunu, bazen sınırlı kaynakların çoğalan insanlara yeter hâle gelmesi gibi mâsumâne(!) bir şekilde savunanlar çıksa da, maksat çok daha farklı...

Uzun süre dayanan, genetiği değişmiş, birilerinin elinde biyolojik bir sermaye ve silah hâline dönüşmüş bu teknoloji; sadece gıda maddelerini değiştirmiyor. Toprak, hava, su, madenler, hayvanlar ve insanlar; bu gelişme ve değişmeden acı nasibini alıyor. Kendi elimizle yaşadığımız dünyayıkirletiyor, sonra onun içinde daha pahalı bir şekilde organik/tabiî bir dünya üretmeye çalışıyoruz. Ne kazanıyoruz, ne kaybediyoruz?

Ana hatlarıyla ifade etmeye çalıştığımız bu yapay dünyada katkı maddelerinden GDO’ya, etiketlerin dilinden margarin ve trans yağlara, zayıflama hastalıklarından yeme bozukluklarına, plastiklerden ekolojik temizliğe kadar pek çok başlık, “Mutfağımızdaki Tehlike” kitabında ele alınmış. “Kültürümüzün Dilinden” başlıklı son bölümde ise, kaybettiğimiz bazı değerlerimiz hatırlatılmış.

Sadece meraklılarına değil, yaşadığımız ve ileride yaşayabileceğimiz günleri anlamak isteyen herkese samimiyetle tavsiye ederiz.

Kitabı temin etmek için tıklayınız.

Kaynak: Hatice K. Akyüzlü, Şebnem Dergisi, Sayı: 193

İslam ve İhsan

50 KİTAP TAVSİYESİ

50 Kitap Tavsiyesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.