Makâm-ı İbrâhim’i Namazgâh Edinin!

Makâm-ı İbrâhîm nedir? Makâm-ı İbrâhîm’de durup namaz kılmanın fazileti.

Ömer (r.a) şöyle anlatır:

“Üç şeyde Rabbime muvâfakat ettim:

«‒Yâ Rasûlallah, Makâm-ı İbrâhîm’i namazgâh edinsek!» dedim. «Makâm-ı İbrâhim’i namazgâh edinin!»[1] âyet-i kerîmesi nâzil oldu.

İkinci olarak hicâb (örtünme) âyetinde mufâfakat ettim. «Yâ Rasûlallah, emretseniz de pâk zevceleriniz hicâb (örtü) içine girseler. Çünkü iyi-kötü her türlü insan onlarla konuşabiliyor» dedim. Bir müddet sonra hicâb âyeti nâzil oldu.

Üçüncü olarak Allah Rasûlü’nün zevceleri bir defasında kendisine karşı kıskançlık göstermek üzere ittifâk etmişlerdi. Onlara:

«‒Ne bilirsiniz, eğer sizi boşayacak olursa Rabbi belki size bedel ona sizden daha hayırlı zevceler verir!» dedim. Derken aynen bu şekilde âyet-i kerime nâzil oldu.[2]” (Buhârî, Salât, 32)

Hz. Ömer’in sözleri âyetlerin nüzûlünden evvel olduğu halde “Rabbim bana muvâfakat etti” demeyip de “Ben Rabbime muvâfakat ettim” demesi Allah’a karşı edebin güzel bir nümunesi, fıkıh ve ilminin açık bir nişanesidir. O, “Benim görüşüm, ortaya çıkması belli bir vakte ertelenen ezelî ve ilâhî hükümlere uygun düştü” demek istemiştir.[3]

MAKÂM-I İBRÂHÎM NEDİR?

Makâm-ı İbrâhîm, Kâbe’nin yanında Hz. İbrâhîm’in ayak izinin bulunduğu taşa verilen isimdir. En sahih görüş budur. İbn-i Abbâs, Mücâhid ve Atâ’ya göre bütün harem Makâm-ı İbrâhîm’dir. İbn-i Abbâs’tan diğer bir rivâyete göre bütün mevâkıf-ı hac (hac menâsıkının yapıldığı yerler), Makâm-ı İbrâhîm’dir. Son iki tevcihe göre haremin ve mevâkıf-ı haccın namazgâh olması, duâya ve Allah’a yaklaşmaya mahal olması demektir.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Şunu da hatırda tutun ki bir vakit İbrahim’i Rabbi bir takım kelimelerle imtihan etti, o da onları tam olarak yerine getirince «Ben seni bütün insanlara imam yapacağım» buyurdu…” (el-Bakara, 124)

“Sonra da sana: «Doğru yola yönelerek İbrahim’in dinine uy! O müşriklerden değildi» diye vahyettik.” (en-Nahl, 123)

Beyt, Hz. İbrâhim’e izafe edilmekte, Beyt’i onun binâ ettiği haber verilmektedir.

Onun Makâm’daki ayak izi, sanki Beyt’i inşâ eden ustanın imzâsı gibi orada durmakta ve vefatından sonra onu hatırlatmaktadır. O hâlde insanlara imam ve önder kılınan kişinin durduğu yerde namaz kılmak hikmete daha muvafıktır. Makâm-ı İbrâhîm’de durup namaz kılmak, Kâbe’yi tavaf eden kişinin, onu inşâ eden bânînin ismini okumasına benzemektedir.

Dipnotlar:

[1] el-Bakara, 125. [2] et-Tahrîm, 5. [3] Ahmed Naîm Efendi, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, II, 346.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

MAKAM-I İBRAHİM NEDİR, NERESİDİR?

Makam-ı İbrahim Nedir, Neresidir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.