Kuyuya Düşen Köpek 11 Gün Sonra Kurtarıldı

Beykoz'da 11 gün önce 70 metre derinliğindeki su kuyusuna düşen köpek liseli gençlerin katkılarıyla kurtarıldı.

Beykoz'da 70 metre derinliğinde ve 30 santimetre çapındaki su kuyusuna düşen ve vatandaşların ihbarı sonucu fark edilen kangal cinsi köpek için 10 gündür İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), itfaiye, belediye ekipleri ve hayvan hakları savunucularının katılımıyla kurtarma çalışması yürütülüyordu.

Yağmur ve hava şartlarından etkilenmemesi için yavru köpeğin düştüğü kuyunun üstüne çadır çekildi.

Kurtarma çalışmalarına İstanbul Teknik Üniversitesi’nden maden yüksek mühendisi Orhan Kural ve Zonguldak’tan gelen Türkiye Taş Kömürü Kurumu’ndan (TTK) üç mühendis de katıldı.

Yaklaşık 3 saat süren çalışması sonucu kuyudan çıkarılan köpeğin sağlıklı olduğu görüldü.

YAVRU KÖPEK 'KUYU' SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇİRİLDİ

Beykoz'da düştüğü kuyudan çıkarıldıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Fatih'teki Hayvan Hastanesi'ne götürülen Kuyu, muayene edildi.

Muayeneyi gerçekleştiren Hekimüşra İnal Günay, yaptığı açıklamada, Kuyu'nun sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek, "Su ve kilo kaybı da yok. 4 aylık Kuyu, 14,5 kilogram ve sağlığı çok iyi. Bugün Kuyu köpeğin kan tahlillerine bakacağız ve yarın yeni evi İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi Beykoz Grubu'na teslim edeceğiz." diye konuştu.

48 SAAT ARALIKSIZ ÇALIŞTILAR

Kuyu'nun kurtarılması çalışmalarını anlatan Anadolu Yakası İtfaiye Müdürü Mehmet Emin Koçak, kendilerine ihbar geldiğinde kuyuya alet indirip dinleme yaptıklarını ve ardından kamera sistemlerini kurarak, kurtarma çalışmalarını başlattıklarını belirtti.

Her anını ve hareketini takip ederek, Kuyu'nun nelerden hoşlandığını anlamaya çalıştıklarını dile getiren Koçak, köpeğe annesi ve kardeşinin kokusunu bir beze sürüp koklattıklarını aktardı.

Koçak, "Hayvanın neden ürktüğünü ve neyi sevdiğini tespit ettikten sonra, AFAD ve TTK ile çok profesyonel bir kurtarma çalışması yürüttük. Dar bir alanda iş yapıyorsunuz ve yüzlerce fikir size doğru uçuyor. Ekipmanların her birini denedik ve en son kendimizin geliştirdiği pnömatik hava ile çalışan bir aparat geliştirdik ve ucuna kamera taktık. Kuyu'yu bu sayede aparatın ucundaki kementle yakalayarak, zarar görmeden yukarı çıkarmayı başardık." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.