Kovid-19 Tedavisi Gören Genç, Aşı Yaptırmadığına Pişman

Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisi gören 27 yaşındaki Vedat Yıldız, "Aşı olmadım, şu an çok pişmanım. Çok zor bir süreç ve zor günler geçiriyorum." dedi.

Mardin'de yaşayan ve iş için Uşak'taki akrabalarının yanına gelen Yıldız, yüksek ateş nedeniyle 12 Ağustos'ta ambulansla Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.

PCR testi pozitif çıkan Yıldız, hastanenin pandemi servisine alındı.

Tedavisi 7 gündür devam eden Yıldız, AA muhabirine, çok zor bir süreçten geçtiğini ve çok acı çektiğini söyledi.

Konuşmakta, yutkunmakta zorlandığı ve sık sık öksürdüğü görülen Yıldız, "Yavaş yavaş insanın içi yanıyor, ateş başlıyor. Ateş çıkınca da üşümeye başlıyorsun. Gittikçe daha da ağırlaşıyor. Sonra baş ağrısı başlıyor ve insan sürekli uyumak istiyor. Konuşmaya bile engel oluyor. İki üç kelimeden sonra öksürük geliyor. Allah hiç kimseyi buraya düşürmesin. Çok kötü bir hastalık. Herkes kendisine çok dikkat etsin." dedi.

Hastanede kendisine ilaç tedavisi uygulandığını aktaran Yıldız, vücudunun birçok noktasında hala ağrı hissettiğini ve halsizliğinin geçmediğini belirtti.

"Bu acılara hiç kimse dayanamaz"

Sırası gelmesine rağmen aşı olmadığını anlatan Yıldız, şöyle konuştu:

"Aşı olmadım, şu an çok pişmanım. Çok zor bir süreç ve zor günler geçiriyorum. Aşımı olsaydım belki burada olmazdım. Keşke daha önceden aşı olsaydım. Bazıları aşı için 'yalan dolan' dedi. Herkes kafasına göre bir şey söyledi. İşte bu süreçte aşı olayım mı, olmayayım mı kararsız kaldım. Ben de aşı olmadım. Aşı olmadığım için vicdanen de kendimi sorguluyorum. Niye burada bu acıyı çekiyorum ki? Lütfen herkes aşısını olsun. Bu acılara hiç kimse dayanamaz. Nefes darlığında olanlar, nefesi kesilenler... Çok kötü bir şey. Maskenizi takın, aşınızı olun. Herkes dikkat etsin kendine."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.