Koronavirüs (Kovid-19) Nedir, Ne Değildir?

Dünyanın kâbusu haline gelen koronavirüs (kovid-19) nedir, ne değildir?

Son günlerde giderek yayılan ve neredeyse bütün dünyayı korkusu ile tesiri altına alan, hattâ “Koronadan değil, korkudan öleceğiz!” şeklinde paniğe sebep olan “koronavirüs” ve yaptığı enfeksiyon hakkında dergi satırlarından okuyucularımızı kısaca bilgilendirmek isteriz.

Her ne kadar konunun güncel popülaritesinden ötürü piyasada çok fazla bilgi dolaşmaktaysa da; maalesef her konuda olduğu gibi bu konuda da çok fazla “bilgi kirliliği” olduğunu, doğru bilgi için Sağlık Bakanlığı’nın ve tıp câmiasının verdiği bilgi ve açıklamaların dikkate alınması gerektiğini söylemekte fayda var.

Öncelikle koronavirüsün, hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubu olduğunu söylemeliyiz. Elektron mikroskobunda gösterdiği taç benzeri yapıdan ötürü korona ismini almıştır. Zira korona; hâle, taç şeklinde yapı mânasına gelmektedir.

Koronavirüsler; insan, yarasa, domuz, kedi, köpek, kemirgen ve kanatlılarda bulunabilmektedir. Nadir durumlarda hayvanlardan insanlara bulaşabilirler. Yeni koronavirüs (kovid-19), ilk olarak Çin’in Wuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında zatürre belirtileri gelişen bir grup hastada, yapılan kapsamlı araştırmalar neticesinde 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür.

Salgın, başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Wuhan başta olmak üzere, Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve dünyanın diğer ülkelerine yayılmıştır.

İnsanlarda koronavirüs’ün sebep olduğu hastalık spektrumu, basit soğuk algınlığından ağır akut solunum sendromuna kadar değişkenlik gösterebilmektedir. İnsan ve hayvanlarda çeşitli derecelerde solunum, sindirim, karaciğer, böbrek ve sinir sisteminde tutulumlarla seyreden klinik tablolara sebep olabilmektedir.

KOVİD-19 NASIL BULAŞIR?     

İlk vak’alarda geçişin hayvandan insana olduğu tahmin edilirken sonradan insandan insana geçtiği görülmüştür. Enfekte kişiler, hastalık belirtileri gösterse de göstermese de bulaştırıcıdır. Hasta fertlerin öksürmeleri, hapşırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile; hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere temas ettikten sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun, ağıza götürülmesiyle ve el sıkışma ile virüs alınabilir. Koronavirüsler, genel olarak dış ortamda dayanıklılığı olmayan virüslerdir.

KOVİD-19 BELİRTİLERİ VE ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, klinik tablo hafif solunum yolu enfeksiyonundan, ağır akciğer tutulumuna ve çoklu organ yetmezliklerine kadar değişmektedir. Belirtisiz vak’alar olabileceği bildirilmekle birlikte bunların nispeti bilinmemektedir. Belirtiler; burun akıntısı, öksürük, boğaz-baş ağrısı, yorgunluk ve bazen de birkaç gün süren ateş gibi genellikle soğuk algınlığına benzer şekilde başlar.

Virüs bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve diğer risk grubunda zatürre veya bronşit gibi çok daha ciddî solunum yolu hastalığına sebep olabilir. İlerleyen vak’alarda; nefes darlığı, solunum sıkıntısı, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilir. Yaşlılar, en riskli ve savunmasız durumda olan hasta grubudur.

Vak’aların % 81’i hastalığı hafif geçirmekte, % 14’ü ağır seyretmekte ve hastane şartlarında tedavi edilmektedir. Vak’aların % 2.7 ilâ % 5’i çoklu organ yetmezliği ile ölümcül seyretmektedir.

Hastalık için risk grubu: 60 yaş üstü olanlar, kalp, şeker, yüksek tansiyon, müzmin solunum yolu hastaları, kanserli kişiler ve sağlık personelidir. Çocuklarda hastalık nâdiren ve hafif görülmekte olup, şimdiye kadar ölüm bildirilmemiştir. Hâmilelerle alâkalı olarak bilimsel veriler sınırlıdır.

KOVİD-19 TEŞHİSİ NASIL KONULMAKTADIR?

Virüsün teşhisi için gerekli moleküler testler ülkemizde mevcuttur. Teşhis testi, sadece Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarı’nda ve belirlenmiş Halk Sağlığı Laboratuvarları’nda yapılmaktadır. Dolayısıyla kapıları çalarak:

“-Korona testi yapıyoruz!” diyenlere fırsat verilmemelidir.

KOVİD-19 TEDAVİSİNDE YENİ BİR YÖNTEM VAR MI?

Hastalık için özel bir tedavi metodu bulunmamakla birlikte belirtilerin çoğu tedavi edilebilir. Uygulanacak tedaviyi hastanın klinik durumu belirlemektedir. Ayrıca enfekte olmuş kişiler için destekleyici bakım oldukça tesirli olabilir. Hastalığın aşısı henüz geliştirilememiştir. Hastalıkta korunma önem arz etmektedir.

KOVİD-19’DAN NASIL KORUNABİLİRİZ?

Hastalıktan korunmada en tesirli usul, temizliğe riâyettir. El temizliğine dikkat edilmeli, eller su ve sabun ile yıkanmalı, su-sabun yok ise alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır.

Alkol muhtevası yüksek kolonyalar ile elleri sürekli yıkamanın, cildi hem tahriş edeceği hem de normal florayı bozarak hastalığa zemin hazırlayacağı unutulmamalıdır. Temizlik için özel sabunlara gerek yoktur, normal sabun yeterlidir. Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmelidir. Eller yıkanmadan ağız, burun ve göz ile temas edilmemelidir.

Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız, tek kullanımlık kâğıt mendil ile örtülmeli, kâğıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı, mümkünse kalabalık yerlere girilmemelidir.

Hastaların yoğun olarak bulunması sebebiyle mümkün ise sağlık merkezlerine gidilmemeli, sağlık kuruluşuna gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas, en aza indirilmelidir.

Enfekte olmuş kişilerin temas ettiği yüzeyler dezenfekte edilmeli, enfekte kişilerle yakın temastan kaçınılmalıdır.

Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalıdır. İyi pişmiş yiyecekler tercih edilmelidir.

Çiftlikler, canlı hayvan pazarları ve hayvanların kesildiği mezbahahâneler gibi genel enfeksiyonlar açısından yüksek riskli alanlardan kaçınılmalıdır.

Mümkün olduğu kadar yurtdışına yolculuk yapılmaması önerilmektedir. Yurtdışına çıkışın zorunlu olduğu durumlarda, yukarıdaki kurallara dikkat edilmelidir. Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu hastalığı belirtisinde, maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.

Birkaç aydır dünya gündemini yoğun şekilde meşgul eden koronavirüsün, Sağlık Bakanlığı’nın aldığı tedbirler sayesinde Türkiye’ye girişi geciktirilmiştir. Mart başında ülkemizde ilk vak’anın tespiti ile beraber tedbir kapsamında, sosyal izolasyon ve korumayı sağlamak maksadıyla okullara bir hafta ara verilmesi ve ardından bir süreliğine uzaktan eğitime geçileceğinin söylenmesi, yerinde bir uygulamadır.

Ancak kimilerinin durumdan istifade ile felaket çığırtkanlığına soyunarak sosyal medyada vehamet videoları yaymalarını, halkı paniğe ve marketlere üşüşerek evde gıda stoklamaya çağırmasını hayret ve esefle seyretmekteyiz. Şunu hatırlatmakta fayda var ki, bu virüsün yayılımı oldukça hızlı olmasına rağmen etkilenen vak’alarda ölüm nispeti diğer bazı viral enfeksiyonlara göre daha düşüktür. Bu sebeple paniğe kapılmaya gerek olmadığını, Bakanlığın uygulama ve tedbirlerinin yerinde olduğunu belirtelim.

Bütün bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi bunda da en önemli şeyin “korunma” olduğunu, temizliğe riayetle ve etkilenmiş vak’alarda karantina yöntemi ile bulaşmanın önüne geçilebileceğini tekrar edelim. Ancak hastalığın belirli bir bölgede aniden ortaya çıkarak süratle yayılması ile alakalı olarak olayın biyolojik bir saldırı olduğuna dair komplo teorilerinin de cevap bekleyen sorular arasında olduğunu zikredelim.

Virüs salgını, çekirge istilâsı, son zamanlarda yaşanan depremler, Nisan ayında dünyaya yakın mesafeden geçeceği ve gezegenimizdeki hayatı sona erdirebileceği söylenen meteor haberleri gibi üst üste yığılan felaket haberlerinden çıkarmamız gereken ibret dersiyle alakalı olarak, “İnsanların işledikleri yüzünden karada ve denizde fesâdın zuhûr edeceğini” bildiren âyet-i kerîme (er-Rûm, 41) bize hangi dersi vermektedir?

Etrafımızda yaşadıklarımıza ibret nazarları ile bakarak tefekkürde derinleşmenin vakti hâlâ gelmemiş midir? Bütün dünya, kovid-19 salgını ile, toplu iğnenin başından küçük bir canlı karşısında acze düşmüştür. Virüs süratle dünyanın bir ucundan diğerine yayılmış, pek çok insanın kâbusu olmuş, merhameti olmayan toplumlarda hasta insanlar tedaviye alınmak yerine, bazı yönetici güçler tarafından öldürülerek ortadan kaldırılmıştır.

Akl-ı selîm ile düşünen her kişi, dünyanın insanlığını kaybedip hayvandan aşağı hareket etmeye kalkması karşısında, muhtaç olunan hayat tarzının Kur’ân ve Sünnet’le belirlenen olduğunu idrâk etmekte gecikmeyecektir.

Hekimler olarak hastalıktan korunma yöntemlerine baktığımızda, bugün dînî değerlerimizle tekrar buluşmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Zira Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- “Temizliğin îmandan olduğunu[1], yemekten önce ve sonra ellerin yıkanması gerektiğini[2], tahâretin önemini[3], bulaşıcı hastalıklarda karantina yöntemini[4] hem belirtmiş, hem bu konudaki uygulamaları ile 14 asır öncesinden bütün insanlığa en güzel numûne olmuştur. Hâdiseler karşısında paniğe kapılmadan ancak tedbir alarak teslimiyet, rızâ ve tevekkül ile hareket etmek gerekmektedir.

Yüce Rabbimizden niyâzımız, memleketimize sıçrayan bu virüs salgınından cümlemizi muhafaza etmesidir. Ve bizlere karşılaştığımız hadiselerle alâkalı olarak tedbir ve teennî ile hareket edebilmeyi, elimizden geleni yaptıktan sonra âkıbeti Allâh’a havâle etmeyi, kısacası hakkıyla tevekkül edebilmeyi ve neticeye gönülden râzı olabilmeyi nasib eylemesidir. Akıl, beden ve ruh sağlığımız için en münasip olanı da zaten budur.

Yazının hazırlanmasında faydalanılan kaynaklar:

1. https://www.ncdhhs.gov/divisions/public-health/coronavirus-disease-2019-covid-19-response-north-carolina/what-covid-19

2. Features, Evaluation and Treatment Coronavirus (COVID-19); Cascella M, Rajnik M, Cuomo A, Dulebohn SC, Di Napoli R.; StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2020 Jan-; 2020 Mar 8.

3. https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bulasicihastaliklar-anasayfa.html

Dipnotlar:

[1] Bkz. Müslim, Taharet, 1. [2] Bkz. Ebû Dâvûd, Et’ime, 11; Tirmizî, Et’ime, 39. [3] Bkz. Müslim, Hayız, 20; İbn-i Mâce, Taharet, 71. [4] Bkz. Buhârî, Tıb, 30; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 6.

Kaynak: Betül Nefise İnal, Şebnem Dergisi, Sayı: 182

 

İslam ve İhsan

KORONAVİRÜS NEDİR?

Koronavirüs Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.