Kapının Eşiğini Değiştirsin!
Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Hz. ibrahim’in (as.) oğlu Hz. İsmail’in (as.) evini ziyarete gittiğinde eşine verdiği nasihat...
KAPISININ EŞİĞİNİ DEĞİŞTİRSİN!
Ev, sadece barınmaya mahsus dört duvardan ibaret bir yer değildir. Orada yaşanan hâllerin mahremiyetine dikkat etmek ve âilevî meseleleri umûma ifşâ etmemek, saâdet ve huzurun devamının temel şartlarından biridir.
Hz. İbrahim (as.) Oğlu Hz. İsmail’i (as.) Ziyarete Gider
Nitekim hadîs-i şerîfte İbrahim -aleyhisselâm-’ın, oğlu İsmail -aleyhisselâm-’ı ziyareti şöyle anlatılır:
İsmail -aleyhisselâm- evlendikten sonra İbrahim -aleyhisselâm-, oğlunu görmeye gelmişti. Fakat İsmail -aleyhisselâm- evde yoktu. Hanımına sordu, o da:
“–Rızkımızı tedârik etmek üzere çıktı, gitti.” diye cevap verdi. Sonra İbrahim -aleyhisselâm-:
“–Maîşetiniz, hâliniz nasıldır?” diye sordu. Hazret-i İsmail’in haremi:
“–Şiddetli darlık içindeyiz; çok fenâ bir hâldeyiz!” diye cevap verdi. İbrahim -aleyhisselâm-:
“–Efendin eve geldiğinde benden selâm söyle; kapısının eşiğini değiştirsin!” dedi. İsmail -aleyhisselâm- geldiğinde babasının gelip gittiğini, evin içinde hissettiği güzel kokudan anladı:
“–Evimize bir gelen oldu mu?” diye sordu. Hanımı da:
“–Evet, şu şu vasıflarda yaşlı bir zât geldi. Bana seni sordu; cevap verdim. Maîşetimizi sordu; ben de şiddetli darlık içinde olduğumuzu söyledim.” dedi. Bunun üzerine İsmail -aleyhisselâm-:
“–Bir şey vasiyet edip bir söz tevdî etmedi mi?” diye sordu. O da:
“–Sana selâm söylememi ve «kapısının eşiğini değiştirsin!» dememi tembih etti.” dedi. Bu sözlerdeki nükteyi kavrayan İsmail -aleyhisselâm- haremine:
“–O gelen ihtiyar, babamdır. Bana senden ayrılmamı emretmiş. Artık sen âilenin evine dönebilirsin!” dedi ve evden ayrıldı. Cürhümîler’den başka bir kadın ile evlendi. İbrahim -aleyhisselâm-, Cenâb-ı Hakk’ın dilediği bir müddet sonra gelip yine evde İsmail -aleyhisselâm-’ı bulamadı. İsmail -aleyhisselâm-’ın yeni evlendiği hanımının yanına vardı, İsmail’i sordu. O da:
“–Maîşetimizi tedârik etmeye gitti.” dedi. İbrahim -aleyhisselâm-:
“–Nasılsınız, maîşetiniz, hâl ü şânınız iyi midir?” diye sordu. Kadın:
“–Elhamdülillâh, biz, hayır, saâdet ve bolluk içindeyiz.” diye Allâh’a hamd ü senâ eyledi. İbrahim -aleyhisselâm-:
“–Ne yiyip ne içersiniz?” diye sordu. Kadın da:
“–Et yiyoruz, su içiyoruz.” dedi. İbrahim -aleyhisselâm-:
“–Yâ Rabbi! Bunların etlerini ve sularını mübârek kıl! Bol nîmet ve bereket ihsân eyle!” diye duâ etti. Ardından İsmail -aleyhisselâm-’ın haremine:
“–Efendin geldiğinde selâm söyle; «kapısının eşiğini güzel tutsun!»” dedi. İsmail -aleyhisselâm- eve geldiğinde, yine içeride hissettiği güzel kokudan, babasının teşrîf ettiğini anladı ve hanımına:
“–Evimize gelen oldu mu?” diye sordu. Âilesi:
“–Evet, nur yüzlü bir ihtiyar geldi.” diye İbrahim -aleyhisselâm-’ı medh ü senâ etti. Sonra şöyle devam etti:
“–Seni sordu. Ben de «Rızkımızı tedârik etmeye gitti.» dedim. «Geçiminiz nasıldır?» dedi. Ben de «Hayır ve saâdet içindeyiz.» dedim.” İsmail -aleyhisselâm-:
“–Sana bir şey vasiyet etti mi?” diye sordu. Hanımı da:
“–Evet, o muhterem ihtiyar, sana selâm söyledi. «Kapısının eşiğini iyi tutsun!» diye emreyledi.” dedi. Bunun üzerine İsmail -aleyhisselâm-:
“–İşte O, babamdır. Sen de evimizin şerefli eşiğisin. Babam seni hoş tutmamı ve iyi geçinmemi emreylemiş.” dedi. (Buhârî, Enbiyâ, 9)
YORUMLAR