Kanal Tedavisi Kansere mi Yol Açıyor?

Diş hekimi Weston Price, diş kökü kanalları ve hastalık arasındaki ilişkiyi anlayan ilk tıp araştırmacılarındandı. Bu kanalların bedenin sistemik sağlığını tahrip potansiyelini görmüş, kronik hastalık gelişimine yol açabileceğini anlamıştı. Bugün çoğu hekim diş kökü kanallarının enfeksiyon kaynağı olarak bağışıklık sistemini zayıflattığını ve sistemik sağlığı bozduğunu kabul eder. Peki ama… Madem diş kökü kanalları ile hastalık arasındaki ilişki bugün net olarak ortaya konmuş durumda, acaba bu kanallar kansere de yol açıyor olabilir mi?

DİŞ KÖKÜ KANALLARINDA OLUŞAN SEKONDER ENFEKSİYONLAR

Kanal tedavisinde hasarlı dişteki sinirler ve çürümüş alan alınıyor biliyoruz ki, Teorik olarak, bölgenin dezenfeksiyonunda kullanılan kimyasal solüsyonun burada kalıp da ileride yine enfeksiyona yol açabilecek tüm bakterileri temizlemesi lazım. Peki ama oradaki tüm bakterilerden kurtulmak gerçekten mümkün mü?

Kanal tedavisi ile aslında hayat memat meselesi olan bir probleme yara bandı yapıştırıp bırakmış, dahası, yaklaşmakta olan esaslı sağlık sorunlarını sadece bir miktar ertelediğimizle kalmış oluyoruz. Ne yazık ki dişçilikte diş eti içinde kalan enfeksiyöz mikrop, mantar ve virüs gibi ajanların tamamen dezenfekte edilebildiği gibi yanlış bir kanı hakim. Oysa sterilizasyon için kullanılan bu kimyasalların hiç ulaşamadığı kilometrelerce uzunlukta mikroskopik tübüllerle kaplı ağzımız.

Yapılan deneylerde dezenfektan sodyum hipoklorit uygulanan alanlardaki patojenik bakterilerin %50’sinin olduğu gibi kaldığı görülmüş. Denkleme insan hatası faktörünü de eklersek, kanal tedavisinden sonra ortaya ikincil komplikasyonların çıkmaması zor görünüyor.

DİŞ KÖKÜ KANALLARI ZARARLI ANAEROBİK BAKTERİLER BARINDIRIYOR VE ANTİBİYOTİK DİRENCİNE YOL AÇIYOR

Diş hekiminin kapattığı dişte oluşan oksijensiz ortam, zararlı anaeorobik bakterilerin üremesi için ideal koşulları sağlıyor. Bu bakteriler tarafından salgılanan toksinler bu defa vücudun hem komşu hem de uzak bölgelerine nüfuz ediyor. Bir çalışmasında Diş Hekimi Stuart Nunnally, üç yıl süreyle izlem yaptığı kanal tedavisi görmüş 87 hastanın hepsinin sağlığında bozulma yaşandığını bildiriyor.

Dünyaca ünlü kanser tedavisi uzmanı Dr. Josef Issels, tedavi protokolünün bir parçası olarak kanserli tüm hastalarının ölmüş dişlerini çektirmeleri şartını koşan ilk hekimlerden. Kitabı Kanser: İkinci Görüş (Cancer: A Second Opinion)‘da anlattığına göre, 40 yıl boyunca gördüğü 16,000 kanser hastasının %90’dan fazlası kliniğe ilk adım attıklarında ağızlarında iki ila on ölü diş taşıyorlarmış. Gayet ikna edici kanıtlarla, ağızda çekilmeden bırakılmış ölü dişlerin insanlarda kanser oluşturacak denli çok toksin üretebildiğini öne sürüyor kendisi.

Her derde bir ilaç psikozundan çıkamadığımız bu dünyada antibiyotikler de kanal tedavisinin standart parçası olarak çıkıyor karşımıza. Ortadan kaldırılmak istenen bakterilerin diş köküyle ilişiği kesildiği gibi, antibiyotiğin sorunlu alana ulaşmasını sağlayacak dolaşım sistemi veya kan akışı ile de yolları ayrılmış oluyor. Bunun sonucunda da sağlıklı florayı destekleyecek bakteriler ortadan kaldırılmış, zararlı bakteriler de ilaca daha dirayetli hale gelmiş oluyor.

Diş kökü kanallarıyla bağlantılı olarak oluşan bakteriyel enfeksiyonlardan bazıları şunlar:

Enterococcus feacalis: İdrar yolları enfeksiyonları ile ilintili bakteriler bunlar ve aynı zamanda antibiyotiğe dirençli bakteri çeşitlerinin de başında geliyorlar.

Pseudomonas: Bu bakterilerle enfeksiyon halinde görülecek semptomlar için bağışıklık sisteminde zayıflama, pnömoni, kan enfeksiyonlarını ve bazı durumlarda ölümü sayabiliyoruz.

Staphylococci: Stafilokok enfeksiyonlar olarak da bilinen bu bakteriler cilt enfeksiyonlarının yanısıra pnömoni, kan zehirlenmesi ve toksik şok sendromuna yol açıyor.

Streptococci: Et yiyen bakteri diye de bilinen streptokok bakteri popülasyonları strep boğaz ağrısı, ağrı, ateş, göz kararması/sersemleme, şişlik, zihin karışıklığı, kan basıncında anormal değişimler ve toksik şok sendromu ile ilişkilendiriliyor.

KANAL TEDAVİLERİ KRONİK DEJENERATİF HASTALIK RİSKİNİ ARTTIRIYOR

Dr. Weston Price 1900’lerde, insandan aldığı enfekte dişleri başka hayvanların vücuduna yerleştirerek yaptığı araştırmalar sırasında ilginç bir keşifte bulunuyor. Diş diyelim tavşanın deri altına yerleştirildikten kısa süre sonra hayvanda da dişin eski sahibi neden muzdariptiyse aynı kronik sağlık sorunu ve hatta ölüm oluşuveriyor. O yüzden, vücutta sistemik disfonksiyonu yaratan salt bakteri mevcudiyeti değil, aynı zamanda bu bakterilerin ürettiği toksin konsantrasyonu diyoruz.

Dr. Price’ın diş kökü kanallarının sistemik sağlığa etkisiyle ilgili çalışmaları sayesinde bugün artık bunların ne tür sağlık sorunlarını başımıza sarabileceğini biliyoruz:

Kalp-damar hastalıkları

Vücutta yarattığı enflamasyona bağlı ağrı ve sızılar

Beyinle ilgili hastalıklar

Sinir sistemi hastalıkları

Bağışıklık sisteminde zayıflık

Diyabet

Kanser

AĞIZ HİJYENİNİZİ İYİLEŞTİRMEYE BAKIN

Kronik hastalıklara veya kansere yakalanma riskini azaltmak için atabileceğimiz ilk adım diş ve diş etlerini sağlıklı, çürüksüz tutmak. Bunu nasıl yapabiliriz peki?

– Dişler düzenli şekilde günde en az 2 defa fırçalanacak

– Diş ipi kullanılacak

– Mümkünse diş fırçası her 3 ayda bir değiştirilecek

– Dildeki ölü hücreler ve bakteriler özel bir aletle veya kaşık kenarıyla kazınarak alınacak

– Flor ve kimyasal içermeyen diş macunu kullanılacak

– Asitli yiyecek ve içecekler fazla tüketilmeyecek

– Temiz/arıtılmış su ile hidrasyon sağlanacak

– Sağlıklı beslenilecek

KANSER RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN ŞU AĞIZ SAĞLIĞI İPUÇLARINDAN DA YARARLANABİLİRSİNİZ

İyi ağız ve diş sağlığı için önerilen normal uygulamaların faydalarına aşina olabilirsiniz, fakat bir de 3,000 yıllık denenmiş yöntemler var ki, bunlara da bir göz atmak isteyebilirsiniz:

Ağızda Yağ Çekme: Uygulanabilecek iki yağ çekme tekniği var. Graha gandusha ve kavala graha adı verilen tekniklerin her ikisinin de baş ağrılarını geçirdiği, astım, diş eti kanamaları, boğaz ağrısı ve diş çürüklerini ortadan kaldırdığı söyleniyor. Sade yağ, susam yağı veya hindistancevizi yağı kullanılabilir yağ çekme işlemi için.

Eterik (Esansiyel) Yağlar: Eterik yağlar hergün kullanıldıkları takdirde ağız boşluğunda patojenik bakteri birikimini önlemede son derece başarılılar, düzgün kullanıldıkları takdirde de sağlığa olumsuz herhangi bir etkileri yok. Çayağacı, karanfil, meyan kökü, tarçın, zerdeçal, maydonoz ve neem yağları kullanılarak ağız sağlığınızda harikalar yaratabilirsiniz.

Probiyotikler: Probiyotik özellikte yiyecek ve içecekleri diyetinize dahil ederek kanser yapıcı bakterilere karşı sağlam bir defans oluşturabilirsiniz. Vücudun asit-baz dengesini düzeltici kombu çayı, sauerkraut ve kefir tercih edebilirsiniz.

Yeşil Çay: Sağlığa faydaları iyi bilinen bir bitki yeşil çay. Vücuttaki enflamasyonu gidermeye yardımcı mikronutrient ve antioksidanlardan zengin. Enflamasyon azaltıldığı takdirde kalp-damar hastalıkları, obezite ve kanser riski de azalmış oluyor.

BİYOLOJİK DİŞ HEKİMLERİ İLE ÇALIŞIN

Sağlığınızı biyolojik bir diş hekiminin güvenli ellerine teslim etmenizde fayda var. Bunun için kendinize Uluslararası Ağız Tıbbı ve Toksikoloji Akademisi (IAOMT) veya Uluslararası Biyolojik Diş ve Tıp Hekimliği Akademisi (IABDM) onaylı çalışan bir hekim bulun.

Kaynak: Vitamingiller

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.