İş Yerinde Mutluluk ve Başarının 11 Etkili Yolu

Mutluluk kavramını kurum kültürünün içine yerleştirmenin en iyi yolunun, bir takım basit pratiklerin kurum içinde yapılmasını sağlamak. İş yerinde mutluluk ve başarının 11 etkili yolunu Ahmet Şahin Akbulut anlatıyor...

Son yıllarda çalışanların gönlünde yatan mutluluk aslanının iç motivasyon, başarı, verim ve üreticilik olduğunu fark etmeye başlayan kurumlar, çalışan mutluluğu üzerinde daha fazla durmaya başladılar.

Yıllarca başarılı olmanın mutluluğun ön koşulu kabul edildiği dünyamızda, artık her başarılı insanın mutlu olamayabileceği, ancak her mutlu insanın başarılı olmak istediği alanda başarılı olacağı konuşuluyor.

Artık biliyoruz ki, mutlu çalışanların aidiyet ve bağlılık duyguları artıyor, bulundukları kurumda bir yerleri olduğunu biliyorlar, yaptıkları işin anlamının farkına daha iyi varıyorlar. Gallup’un yaptığı araştırma, çalışan bağlılığının daha fazla olduğu iş yerlerinde üretkenlik ve karlılığın yüzde 20 civarında daha yüksek olduğunu söylüyor.

Görünen o ki iş yerlerinde mutluluk ve olumlu duyguların, yani iyi hissetme halinin, iş sonuçları, takım başarısı, çalışan aidiyeti üzerindeki etkilerinin daha fazla gözlemlenebilir hale gelmesi ve insanı daha iyi anlar ve tanır hale gelinmesi sonrası mutluluk kurumsal olarak tartışılan bir başlık olma yolunda büyük adımlar atıyor.

Mutluluk kavramını kurum kültürünün içine yerleştirmenin en iyi yolunun, bir takım basit pratiklerin kurum içinde yapılmasını sağlamak olduğuna inanıyorum. Deneyimlerimden ve çalışmalarımdan hareketle, hayata geçirilmesi çok da zor olmayan, çok büyük bir harcama gerektirmeyen, üstelik de kurum içi mutluluk konusunda hızlı bir gelişim yaratmaları son derece olası olan bazı pratikleri paylaşmak isterim:

  • Biz her sabah birbirimize “günaydın” deriz Selamlaşmayı ve günaydını dedirtebilecek bir kurum içi “selamlaşma” kültürünün var olduğundan emin olmak
  • “Biz” ve “bizim kurum” algılarının yaratılmasını sağlamak, ve bu algının yaşadığını çalışanların kendi aralarındaki konuşmalarına kulak kabartıp cümle içinde geçen “biz”leri yakalayarak teyit etmek
  • Her bir çalışanın yaptığı işin kurumun hayalleri ve vizyonu içinde nereye denk geldiğini biliyor olduğundan emin olmak
  • Birlikte geçirilen öğlen yemekleri, çay molaları gibi sosyal zamanların, ayrıştırıcı değil kaynaştırıcı zamanlar olmasını sağlamak
  • Toplantı düzenlemeleri, toplantılara katılım ve toplantılarda kendini rahatça ifade edebilme için uygun bir düzen oluşturmak
  • Birbirini tam ve güçlü dinleme alışkanlıklarının tüm kurumda yaygınlaşmasını sağlamak
  • Etkin e-posta kullanım alışkanlıkları oluşturmak (mesela cc hanesi kalabalık olmayan e-postalar oluşturulduğundan ve söz konusu e-postanın sadece ilgili kişilerle paylaşıldığından emin olmak)
  • Yöneticilerin işleri emanet değil teslim edebilmelerini sağlamak. Unutmamak lazım ki, emanet edilen iş, hâlâ yöneticinin işiyken, teslim edilen iş artık çalışanın işi olmuştur, yani ancak bu şekilde çalışanın sahipleneceği bir şey ona sunulmuş olur.
  • Hata olasılıkları ve hataların kaygı yaratmasına engel olacak hata engelleme ve hata sonrası öğrenme süreçleri geliştirmek, yani hata dünyanın sonu değil, yeni bir öğrenmenin başlangıcıdır felsefesi ile hareket edebilmek
  • İçten yardımlaşma ve birbirine destek olma alışkanlıklarını tüm kurumda yaygın hale getirmek; mesela çok yoğun olan arkadaşının masasına çay götüren bir diğer çalışan, ekip arkadaşının yetiştiremeyeceği fotokopilerine yardımcı olan bir çalışma arkadaşı, ekibinin yoğun dönemlerinde onlara ufak jestler yapan yöneticiler görüldüğünde şaşırmadan normal karşılar hale gelmek
  • Yolunda giden şeyleri fark etme ve içten teşekkür etme alışkanlıklarını tüm çalışanlar arasında yaygınlaştırmak

Evet mutlu olmak ve mutlu bir iş yeri kültürü oluşturmak için daha çok çaba sarfetmemiz gerekiyor.

İslam ve İhsan

BAŞARILI İNSANLARIN 4 SIRRI

Başarılı İnsanların 4 Sırrı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.