İmam-ı Müslim Kimdir?

Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından ikincisinin yani Sahih-i Müslim (el-Câmiʿu’s-sahîh)’in müellifi olan İmam-ı Müslim'in hayatı ve eserleri

  • İmam-ı Müslim'İn Kısaca Hayatı

Hadis âlimlerinin en üstünlerinden olup, Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından ikincisinin yani Sahih-i Müslim’in müellifidir. İsmi, Müslim bin Haccâc bin Müslim el-Kuşeyri en-Nişaburi, künyesi Ebul-Hüseyin’dir. 821 (H.206) senesinde Nişabur’da doğdu. 875 (H.261) tarihinde burada vefat etti. Nişabur’un bir mahallesi olan Nasrâbad’da defnedildi. Büyük hadis imamlarından olup, Arapların Beni Kuşeyr kabilesine mensuptur.

İmam-ı Müslim, imam-ı Buhari ile bir hadis-i şerifin müzakereler yapmıştır. Hadis-i şerif öğrenmek ve öğretmek için pek çok seyahat yapan İmam-ı Müslim hazretleri, ömrünün son yıllarını Nişabur’da geçirmiş, orada hadis-i şerif dersi vermiş ve ticaretle meşgul olmuştur.

İMAM-I MÜSLİM KİMDİR?

206’da (821-22) Nîşâbur’da dünyaya geldi. 201 (816-17), 202 (817-18) ve 204 (819-20) yıllarında doğduğu da zikredilmiştir. Bir Arap kabilesi olan Benî Kuşeyr’in mevâlisinden olup doğduğu yere nisbetle Nîsâbûrî diye de anılır. Bir eğitimci olan babasından ve çevredeki diğer âlimlerden faydalandığı anlaşılan Müslim on iki yaşında hadis öğrenmeye başladı. Önce Nîşâbur’da el-Muvaṭṭaʾın râvilerinden Yahyâ b. Yahyâ el-Minkarî ile İshak b. Râhûye gibi muhaddislerden istifade etti. İki yıl sonra haccetmek üzere Hicaz’a gitti. Medine’de İsmâil b. Ebû Üveys, Mekke’de Ka‘nebî, Saîd b. Mansûr ve diğer bazı âlimlerden faydalandı. 230 (845) yılından önce hadis tahsili için seyahate çıktı. Arkadaşı ve talebesi Ahmed b. Seleme ile Basra’ya giderek Ali b. Nasr el-Cehdamî’den, oradan Belh’e geçerek Kuteybe b. Saîd’den rivayette bulundu. Ardından Bağdat’a gidip Ahmed b. Hanbel ve Ahmed b. Menî‘ gibi âlimlerden faydalandı. Daha sonra da defalarca Bağdat’a gitti. Kûfe’de Ahmed b. Yûnus’tan hadis öğrendi; birkaç defa gittiği Rey’de el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’ini baştan sona kendisine okuyarak tenkitlerini aldığı Ebû Zür‘a er-Râzî ve İbn Vâre ile hadis müzâkere edip onlardan rivayette bulundu. 250’den (864) önce Mısır’a geçti ve Harmele b. Yahyâ’dan hadis rivayet etti. Gezdiği yerlerde kendilerinden faydalandığı diğer hocaları arasında İbn Nümeyr, Ebû Bekir İbn Ebû Şeybe, Ebü’l-Hasan İbn Ebû Şeybe, Ebû Sevr, Ebû Hayseme Züheyr b. Harb, Abd b. Humeyd, İbnü’l-Müsennâ, Bündâr lakabıyla tanınan Muhammed b. Beşşâr, Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî de vardır. On beş yılda kaleme aldığı el-Câmiʿu’s-saḥîḥ’te sadece 220 hocasından rivayette bulunmuştur.

Müslim’in önde gelen talebeleri arasında Ebû Îsâ et-Tirmizî, İbn Huzeyme, Ebû Avâne el-İsferâyînî, İbn Sâid el-Hâşimî, Degūlî, İbn Ebû Hâtim, İbn Mahled el-Attâr gibi muhaddisler bulunmaktadır. İbn Halfûn, el-Muʿlim bi-esmâʾi şüyûḫi’l-Buḫârî ve Müslim adlı eserinde (bk. bibl.) Buhârî ve Müslim’in hocalarından 506 zatın rivayetleri hakkında bilgi vermiştir. Müslim b. Haccâc 25 Receb 261’de (5 Mayıs 875) Nîşâbur’da vefat etti ve şehrin dışındaki Nasrâbâd Kabristanı’na defnedildi. Kabrinin ziyaretgâh olduğu belirtilmektedir.

İMAM-I MÜSLİM'İN ŞAHSİYETİ

Hocası Bündâr o devirde dört büyük hadis hâfızı bulunduğunu söylemiş, bunların Rey’de Ebû Zür‘a er-Râzî, Nîşâbur’da Müslim, Semerkant’ta Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî ve Buhara’da Buhârî olduğunu belirtmiştir. Müslim, râviler hakkındaki tenkit ve değerlendirmelerine güvenilen cerh ve ta‘dîl âlimlerinden biridir. Onun sika bir hadis hâfızı olduğunu söyleyen İbn Ebû Hâtim babasının Müslim hakkında “sadûk” dediğini belirtmiş, İbnü’l-Ahrem de Nîşâbur’dan üç önemli kişi yetiştiğini, bunların Muhammed b. Yahyâ ez-Zühlî, Müslim b. Haccâc ve İbrâhim b. Ebû Tâlib olduğunu ifade etmiştir. Elbise veya kumaş ticareti yaptığı için “bezzâz” diye anılan ve dükkânında talebelerine hadis rivayet eden Müslim servet sahibiydi. Yardım etmeyi sevdiğinden “Nîşâbur’un cömerdi” diye anılır; onu yakından tanıyanlar hayatında kimseyi çekiştirmediğini ve incitmediğini söylerlerdi. Hocalarına karşı son derece saygılı idi.

İMAM-I MÜSLİM'İN ESRLERİ

1. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ*. Ṣaḥîḥ-i Müslim diye de bilinen eser sahih hadislerden tekrarlarıyla birlikte 12.000 (farklı sayımlara göre 7275 veya 7582), tekrarsız 4000 (veya 3033) hadisi ihtiva etmektedir. En belirgin özelliği, bir hadisin güvenilir rivayetlerinin tamamını çeşitli senedlerle bir araya getirmesidir. Ṣaḥîḥ-i Buḫârî ile birlikte Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en güvenilir iki kaynak kabul edilmiş ve bu iki kaynak Ṣaḥîḥayn diye anılmıştır. Üzerinde pek çok çalışma yapılmış olan eser birçok defa basılmıştır (Kalküta 1265; Bulak 1290; nşr. Mehmed Zihni Efendi, I-VIII, İstanbul 1329-1332; nşr. Muhammed Fuâd Abdülbâkī, I-V, Kahire 1955-1956).

2. Kitâbü’t-Temyîz. Muhaddislerin hadis tenkidindeki metotlarını ele alan eserin bir kısmı kaybolmuş, geri kalan kısmını Muhammed Mustafâ el-A‘zamî geniş bir mukaddimeyle birlikte yayımlamıştır (Riyad 1395/1976, 1402/1982, 1410).

3. eṭ-Ṭabaḳāt (Ṭabaḳātü’t-tâbiʿîn, Ṭabaḳātü’r-ruvât, Esmâʾü’r-ricâl). Sahâbe ve tâbiîn râvilerinden 2246 kişinin Medineliler, Mekkeliler, Kûfeliler, Basralılar, Şamlılar (Suriyeliler) ve Mısırlılar sıralamasına göre dizildiği eser Ebû Ubeyde Meşhûr b. Hasan b. Mahmûd b. Selmân tarafından neşredilmiştir (Riyad 1411/1991).

4. Kitâbü’l-Künâ ve’l-esmâʾ (el-Esâmî ve’l-künâ, el-Esmâʾ ve’l-künâ, el-Künâ). Rivayet zincirinde isimleriyle tanınan râvilerin bazı senedlerde künyeleriyle anılması veya künyeleriyle bilindiği halde isimleriyle zikredilmesi yüzünden ortaya çıkan karışıklığı gidermek amacıyla yazılan eserin Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de bulunan nüshasını Mutâ‘ et-Tarâbîşî geniş bir mukaddimeyle birlikte tıpkıbasım olarak yayımlamış (Dımaşk 1404/1984), Abdürrahîm Muhammed el-Kâşgarî bunun üzerinde yüksek lisans çalışması yaptıktan sonra (1400, el-Câmiatü’l-İslâmiyye ed-dirâsâtü’l-ulyâ) eseri neşretmiştir (I-II, Medine 1404/1984).

5. el-Münferidât ve’l-vuḥdân (el-Efrâd). Kendilerinden sadece bir râvinin rivayette bulunduğu bazı sahâbe veya tâbiîn râvileriyle ilgili olan bu küçük çaplı eser Buhârî’nin eḍ-Ḍuʿafâʾü’ṣ-ṣaġīr ve Nesâî’nin eḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkûn’ü ile birlikte yayımlanmış (Agra 1323; Haydarâbâd 1325), eser üzerinde Hüseyin Ali Hasan Battî yüksek lisans çalışması yapmış (1404, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye külliyyetü usûli’d-dîn), Abdülgaffâr Süleyman el-Bündârî ve Saîd b. Besyûnî Zağlûl tarafından da neşredilmiştir (Beyrut 1988). Müslim’in el-Evḥâd, el-Vuḥdân ve Men leyse lehû illâ râvin vâḥid adlarıyla anılan eserleri de muhtemelen bu kitaptır.

6. Ricâlü ʿUrve b. ez-Zübeyr ve cemâʿatün mine’t-tâbiʿîn ve ġayrihim. Eserin Hatîb el-Bağdâdî’nin hattıyla olan Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’deki nüshasını (Mecmua, nr. 55, vr. 140-147) Sükeyne eş-Şihâbî tıpkıbasım olarak yayımlamıştır (MMİADm., LIV/1-2 [1979], s. 107-145).

7. el-Müsnedü’l-kebîr ʿale’r-ricâl (ʿalâ esmâʾi’r-ricâl, ʿale’ṣ-ṣaḥâbe). Günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen eseri Ebû Avâne el-İsferâyînî’nin ihtisar ettiği belirtilmekte (Kays Âl-i Kays, II/1, s. 235), Muḫtaṣaru Ebî ʿAvâne adlı çalışmanın (DİA, X, 100) bu eser olduğu anlaşılmaktadır.

8. İntiḫâbü Müslim ʿalâ Ebî Aḥmed el-Ferrâʾ. Müslim’in, hocası Ahmed el-Ferrâ’nın rivayetlerinden seçip derlediği bu çalışmayı İbn Hacer el-Askalânî kendi hocalarından okumuş ve eserin rivayeti hakkında bilgi vermiştir (el-Muʿcemü’l-müfehres, s. 333).

Müslim’in günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen diğer eserleri de şunlardır: el-Aḳrân, el-Câmiʿu’l-kebîr ʿale’l-ebvâb (el-Câmiʿ ʿale’l-ebvâb), Efrâdü’ş-Şâmiyyîne mine’l-ḥadîs̱ ʿan Resûlillâh, el-Evḥâd, Evhâmü’l-muḥaddis̱în, Evlâdü’ṣ-ṣaḥâbe ve men baʿdehüm mine’l-muḥaddis̱în, el-İḫve ve’l-eḫavât, el-ʿİlel (ʿİlelü’l-ḥadîs̱), el-İntifâʿ bi-ühübi (cülûdi)’s-sibâʿ, Kitâbü (Kitâbü ḥadîs̱i) ʿAmr b. Şuʿayb, Ma‘mer b. Râşid’in bazı rivayetlerini tenkit ettiği Kitâbü’l-Maʿmer, Maʿrifetü ruvâti’l-aḫbâr (Kitâbü’l-Maʿrife), Meşâyiḫu Mâlik (Müsnedü ḥadîs̱i Mâlik), Meşâyiḫu’s̱-S̱evrî, Meşâyiḫu Şuʿbe (son üç eser Maʿrifetü [Tesmiyetü] şüyûḫi Mâlik ve Süfyân ve Şuʿbe adıyla da anılmaktadır.), el-Muḫadramûn, el-Müfred, cerh ve ta‘dîl’e dair Ruvâtü’l-iʿtibâr, Süʾâlâtühû Aḥmed b. Ḥanbel (es-Süʾâlât ʿan Aḥmed b. Ḥanbel), et-Târîḫ, Tafżîlü’s-sünen (Tafżîlü’l-ḥadîs̱ ʿan Resûlillâh ṣallallāhu ʿaleyhi ve sellem), et-Târîḫ, Ẕikru evlâdi’l-Ḥüseyn.

İMAM-I MÜSLİM HAKKINDA ESERLER

Müslim b. Haccâc’ın hayatı ve el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’in metodu üzerinde müstakil çalışmalar yapılmıştır. Mahmûd Fâhûrî’nin el-İmâm Müslim b. Ḥaccâc (Beyrut-Halep 1399/1979, 1405), Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân’ın el-İmâm Müslim b. Ḥaccâc ṣâḥibü’l-Müsnedi’ṣ-ṣaḥîḥ ve muḥaddis̱ü’l-İslâmi’l-kebîr (Dımaşk 1414/1994) ve el-İmâm Müslim b. Ḥaccâc ve menhecühû fi’ṣ-Ṣaḥîḥ ve es̱eruhû fî ʿilmi’l-ḥadîs̱ (I-II, Riyad 1417/1996), Hamza Abdullah el-Milibârî’nin ʿAbḳariyyetü’l-İmâm Müslim fî tertîbi eḥâdîs̱i Müsnedihi’ṣ-ṣaḥîḥ (1418/1997), Muhammed Abdurrahman Tavâlibe’nin el-İmâm Müslim ve Menhecühû fî Ṣaḥîḥihî (Amman 1421/2000) bunlardan bazılarıdır. İbn Hacer el-Askalânî ʿAvâlî Müslim: Erbaʿûne ḥadîs̱ münteḳāt min Ṣaḥîḥi Müslim (el-Erbaʿûne’l-ʿâliye li-Müslim ʿale’l-Buḫârî fî Ṣaḥîḥayhimâ) adlı eserinde Ṣaḥîḥayn’de bulunmakla beraber Müslim’in Buhârî’ye göre bir râvi ile âlî olarak rivayet ettiği kırk hadisi derlemiş ve bunları âlî oluş nevilerine göre sıralamıştır (nşr. Muhammed el-Meczûb, Tunus 1393/1973; nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût, Beyrut 1405/1985). Rebî‘ b. Hâdî Umeyr el-Medhalî de Dârekutnî’nin Kitâbü’t-Tetebbuʿ adlı eserinde Ṣaḥîḥ-i Müslim’deki doksan beş hadise yönelttiği tenkitleri ve Kādî İyâz, Nevevî ve İbn Hacer el-Askalânî gibi muhaddislerin bu tenkitlere verdikleri cevapları Beyne’l-imâmeyn Müslim ve’d-Dâreḳutnî adlı yüksek lisans tezinde incelemiş (1396/1976, Câmiatü Ümmi’l-kurâ ed-dirâsâtü’l-ulyâ), daha sonra bu çalışmasını yayımlamıştır (Riyad 1420/2000).

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.