İhlâs Suresinin Faziletleri

İhlas suresinin diğer isimleri nelerdir? İhlas suresinin faziletleri nelerdir? İhlas suresini okumanın faziletleri ile ilgili hadisler...

İhlas suresine pek çok isim verilmiştir. İsimlerinin fazla olması, faziletlerinin de çokluğuna işarettir. Zira isimler, onun çeşitli özelliklerine işaret etmektedir.

İHLAS SURESİNİN DİĞER İSİMLERİ

Biz kısa kısa târifleriyle bu isimlerini hatırlatalım:

Tevhid: İslâm’ın tevhid akîdesi özetlenmiştir. Anlayarak bu sûreye îman eden kimse, Allâh’ın izniyle şirkten kurtulmuş demektir.

Tecrid: Dünya alakalarını kesip kalbi Allâh’a yöneltir.

Tefrid: Dünya alaka ve meşguliyetlerinden uzaklaştırıp ibadet ve taate sevk eder.

İhlâs: Allah Teâlâ’nın celâl ve azamet sıfatları olan selbî sıfatlar zikredilmiştir. Aksi mânâları Allah için düşünülemeyen bu sıfatlara kim hakkıyla îman etmiş olursa, ihlâs üzere îman etmiş olur.

Necât: Allâh’a âit sıfatların zikredilmesiyle kul, Allâh’ı lâyık olmadığı bir şeye benzetmekten (teşbih), O’na ortak koşmaktan (şirk) ve O’nu inkâr etmekten kurtulmuş olur. Bu hâliyle îman edip yaşayan kimse de cehennem azabından necat bulmuş (kurtulmuş) demektir.

Velâyât: İnanıp bu sûreyi okumaya devam eden, Allâh’ın velîlerinden (dostlarından) biri olur. Bu sûrede anlatıldığı şekilde Allâh’ı bilip tanıyan kimsede Cenâb-ı Hakk’a karşı muhabbet (sevgi) ve yakınlık peydâ olur.

Mârifet: Mârifetullâh’a (Allâh’ı bilme ve tanımaya) ancak bu sûreyi tam bilmekle ulaşılabilir. Peygamber Efendimiz de namazda ihlâs sûresini okuyan bir sahabîyi işitince, “Şüphesiz bu (kimse), Rabbini bilen bir kuldur.” buyurmuştur.

Cemâl: Peygamber Efendimiz, “Allah cemîldir (güzeldir) ve cemâli (güzelliği) sever.” buyurduğunda, kendisine cemâl’in ne olduğu sorulmuştur. O da İhlâs Sûresi’nde geçen ifadelerle şu cevabı vermiştir:

“O tektir, sameddir. Doğurmamış ve doğurulmamıştır. Çünkü o tek ve benzersiz olmasaydı, benzerinin O’nun yerini tutması câiz olurdu.”

Mukaşkışa (Tedavi eden): Hastayı tedâvi etme mânâsına gelen bu kelime, insanın gönül âlemindeki şirk ve nifak hastalıklarını tedavi etmesi sebebiyle bu sûreye de ad olarak verilmiştir. Daha önce de ifade edildiği üzere, Kâfirûn Sûresi’nin bu sûreyle anlam bütünlüğü sebebiyle, ikisine birden “İhlâseyn” ve “Mukaşkışateyn” isimleri verilmiştir.

el-Muavvize: Peygamber Efendimiz, Osman b. Maz’un -radıyallâhu anh-’la görüştüğü bir esnada, ona İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okumuş ve onu, Allâh’ın korumasına havale etmiştir. Ardından da ona şu tavsiyede bulunmuştur:

“Bu sûrelerle Allâh’a sığın. Çünkü bunlardan daha hayırlısı ile sığınamazsın.” (Nesâî, İstiâze, 1)

Samed: Sûre, başlı başına sadece Allah Teâlâ’dan bahsettiği için bu isim verilmiştir.

el-Esas: Temel demektir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Yedi (kat) gökler ve yedi (kat) yer, «Kul hüvallhu ehad» temeli üzerine kurulmuştur.” (Feyzu’l-Kadir, I/506)

Bir âyet-i kerîmede, insanların Allah hakkında tevhid akîdesine aykırı sözleri sebebiyle neredeyse göklerin çatlayacağı, yerlerin yarılacağı ve dağların yıkılıp dağılacağı ifade edilmiştir. (Bkz: Meryem, 90) İşte İhlâs Sûresi’nde yer alan tevhid akîdesi ve bunun kullar tarafından tekrarlanması da kâinâtın îmar olma sebebidir.

Bu sayılanların dışında, Allâh’ı anlattığı için “Nisbet”, kabir azabına ve cehennem ateşine engel olması yüzünden “Mânia”, bu sûre okunurken meleklerin hazır bulunması sebebiyle “Muhdar”, şeytanı korkutup kaçırdığı için “Müneffire”, insanı şirkten arındırıp uzaklaştırdığı için “Berâe”, insana tevhidin özünü ve Allâh Teâlâ’yı hatırlattığı için “Müzekkire”, insanın içini aydınlattığı ve Kur’ân-ı Kerim’in nûru kabul edildiği için “Nûr”, tevhid akîdesini kabul edenlerin Allah tarafından güvende kabul edilmeleri müjdesine ulaştırdığı için “el-Eman” isimleri de verilmiştir.

İHLAS SURESİNİN FAZİLETLERİ

Enes bin Mâlik radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Her birinizin, her gece bir «Kul hüvallâhu ehad» okumasına engel olan şey nedir? Çünkü o, bütün Kur’ân’a muâdildir (denktir).” (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân, 11)

Ubey radıyallâhu anh da Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Kim «Kul hüvellahu ehad» sûresini okursa, Kur’ân’ın üçte birini okumuş gibi olur ve ona, Allâh’a şirk koşan ve Allâh’a îman edenlerin sayısı kadar on misli ecir (sevap, mükâfât) verilir.” (Buhârî, Îman, 3 Fedâilu’l-Kur’ân, 13; Müslim, Müsâfirîn, 259-261; Ebû Davud, Vitr, 18, Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân, 10; Nesâî, İftitah, 69, İbn-i Mâce, Edeb, 52)

Sehl bin Sa’d radıyallâhu anh’dan rivayet edildiğine göre bir adam, Peygamber Efendimiz’e geldi ve O’na fakirlikten şikâyet etti. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem:

“-Evine girdiğin zaman eğer orada bir kimse varsa, ona selâm ver. Eğer hiç kimse yoksa, kendine selâm ver ve bir defa «Kul hüvallâhu ehad» sûresini oku!” buyurdu.[1]

Adam bunu yaptı ve Cenâb-ı Hak, onun rızkını, komşularına bile bol bol verecek kadar çoğalttı.

Enes radıyallâu anh’dan rivayet edilmiştir ki: Bir adam bütün namazlarında «Kul hüvallâhu ehad» sûresini okuyordu. Durum Peygamber Efendimize bildirildi. Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem adamı çağırarak bunun sebebini sordu. O kimse de:

“-Ey Allâh’ın Rasûlü! Ben bu sûreyi çok seviyorum.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

“-Senin onu sevmen, seni cennete sokar.” buyurdu. (Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân, 11)

Abdullah ibni Ömer radıyallâu anh’tan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

“-Rasûlullah’ı bir ay boyunca takip ettim. Sabah namazının sünnetinde Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okuyordu.” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 14; Tirmizî, Salât, 308; Ebû Dâvud, Salât-ı Tatavvu, 2)

Câbir radıyallâu anh’tan rivayet edildiğine göre, “Rasûlullah, Kâfirûn ve İhlâs sûresini iki rekât tavaf namazında okurdu.” (Müslim, Hacc, 19)

Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu da rivayet edilir:

“Kim uyumak istediğinde yatağı üzeirnde sağ yanına yatar, sonra İhlâs sûresini yüz kere okursa, kıyamet günü Rabbi ona şöyle diyecektir:

«Ey kulum! Sağından cennete giriver.»” (Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân, 11; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’ân, 27)

Dipnot:

[1] Feyzu’l-Kadir, I, 341.

Kaynak: Zehra Eriş, Şebnem Dergisi, 145. Sayı

İslam ve İhsan

KUR’AN-I KERİM’İN ÜÇTE BİRİNE DENK GELEN SURE HANGİSİDİR?

Kur’an-ı Kerim’in Üçte Birine Denk Gelen Sure Hangisidir?

İHLAS SURESİNİN ANLAMI VE OKUNUŞU

İhlas Suresinin Anlamı ve Okunuşu

KUR’ÂN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Kur’ân-ı Kerim Okumanın Fazileti İle İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.