İftar Yemeği 21 Dk Sürmeli

Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, "bu mevsimde iftarda 6-7 hurma ile bir dilim karpuz yenilip sonra akşam namazı kılınmalı, ana yemekler namazdan 21 dakika süresince aheste aheste yenilmelidir" dedi.

Özellikle iftar vakti yaklaştıkça uzun süren bir açlık ve susuzluk nedeniyle bitkinleşen insan, acziyetini görür ve dinginleşir, orucun diğer insanlara karşı üstünlük duygusunu yenmesine neden olur diyen Gıda Hareketi Başkanı Özer, dinginleşen oruçlunun iftarda tıka basa yemesi kötü duyguların yeniden depreşmesine yol açar. İftar sofraları özellikle modern yaşamın dayattığı koşullar nedeniyle bunalan insanlar için bulunmaz bir terapidir. Çok ve yanlış şeyler yiyerek bu nimeti tepmemeli” görüşünde.

Günde 16-17 saat hatta bazı beldelerde daha uzun süre aç susuz bekleyen Müslümanların ezanla birlikte yemeklere abartılı bir şekilde yönelmesinin ciddi riskleri olduğunu belirten Özer, iftarla ilgili hayati uyarılar yapıyor. Hz Peygamber’in “Sizden biriniz orucunu açacağında hurma ile açsın. Çünkü o hurma bereketlidir. Hurma bulamayan su ile iftar etsin çünkü su temizdir.” Rasülullah akşam namazını kılmadan önce, birkaç yaş hurma ile iftar ederdi. Eğer yaş hurma bulamazsa, birkaç kuru hurma ile orucunu açardı. Şayet kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su içerdi şeklinde hadis-i şerifini hatırlatan Kemal Özer, “Aç bir mideye aralıksız yemek doldurmak mide başta olmak üzere sindirim sisteminde tarifsiz bir ifsat meydana getirir. Bu yüzden bu mevsimde iftarda 6-7 hurma ile bir dilim karpuz yenilip sonra akşam namazı kılınmalıdır.

İFTAR YEMEĞİ NASIL YENMELİ?

Bu süreçte kan şekeri dengelenmiş olur. Ana yemekler namazdan 21 dakika süresince aheste aheste yenilmelidir. Namaz sonrasındaki ikinci bölüme ev yapımı ılık bir çorba ile başlayıp sulu yemek, pilav, hoşaf, yoğurt ve/veya ayranla devam etmek gerekir. Üstüne en fazla bir bardak su içip teravihe hazırlanılmalıdır.

Bir güne yakın bir süre aç kalmış mideye çeşit çeşit gıdaları, üstelik farklı ısılarda göndermek, insanın kendine kötülük yapmasından başka bir şey değildir. Bu önerilerin alışkanlıklara ters olduğunu biliyoruz elbette. Ama eski alışkanlıkların doğru olmadığı da gün gibi ortadadır. Teravihe gidilmeyecekse çay, yemekten en az bir saat sonra içilmelidir. Gidilecekse çayın teravih sonrasına bırakılması iyi olur. Teravih sonrasında şekersiz çay ve bol miktarda su içilebilir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.