İbrahim Suresinin 3. Ayeti Ne Anlatıyor?

İbrahim suresinin 3. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Sapıklık içinde olanların özelliklerini bildiren âyet; İbrahim suresinin 3. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Kur’an’da şöyle buyrulur:

اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ ف۪ي ضَلَالٍ بَع۪يدٍ

Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler. (İbrahim, 14/3)

APAÇIK BİR SAPIKLIK: DÜNYA HAYATINA ALDANMAK

Bilgi:

Dünya hayatı; birtakım tercihlerimizden ibarettir. Allah’ın, kitabı ve peygamberleri vasıtasıyla insanlara gösterdiği doğru yolu tercih etmemiz durumunda ahiretimiz umulmadık güzelliklerle dolu olacaktır. Dünya hayatını ahiret hayatına tercih ederek doğru yoldan ayrılıp yanlış yollara saptığımızda ise ahirette müthiş bir pişmanlık ve sıkıntı bizi bekliyor olacaktır.

Mesaj:

  1. Hayatın sadece bu dünyadan ibaret olmadığını, ölümden sonra başka bir hayat olduğunu bir an bile hatırdan çıkarmamamız gerekir.
  2. Allah Teâla kullarının doğru yoldan gitmesini istemekte, kullar ise nefislerine uyup yanlış yollara sapabilmektedir.

Kelime Dağarcığı:

Hidâyet: Allah’ın insanlara doğru yolu göstermesi ve onları bu yola ulaştırması.

Dalalet: Hidayet kavramının zıddı. Bilerek veya bilmeyerek doğru yoldan sapmak.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve o dosdoğru yolu eğri büğrü göstermeye çalışırlar. İşte onlar pek derin bir sapıklık içindedirler.

Hakkı inkâr edenlerin ve Kur’an nûrunu örtmek isteyenlerin burada üç büyük vasfına dikkat çekilir:

›    Dünya hayatını, dünya zevk ve eğlencelerini aşırı severler. Öyle ki bu sevgi onlara âhireti tamamen unutturur. Menfaat arzuları sadece dünya hayatıyla sınırlıdır; âhiret hayatına hiç ehemmiyet vermezler. Hatta dünyadaki geçici zevk, eğlence ve rahatlıkları için âhirette her türlü cezayı çekmeye hazırdırlar. Bu sebeple dünyada en küçük bir zevki bile feda etmeye dayanamazlar. Âhirette elde edecekleri nimetler karşılığında, bu dünyada hiçbir tehlikeye katlanamaz ve hiçbir fedakârlığa razı olmazlar. Onlar ne zaman dünya ile âhiret arasında bir ikileme düşseler, her defasında dünyaya karşılık âhiret hayatını fedâ eder, dünyayı tercih ederler.

›    Bu tercihleri ile kendileri Allah yolundan uzaklaştıkları gibi, şeytânî telkin ve ifsatlarıyla başkalarının da o yola girmesine engel olurlar.

›    Çeşitli şüpheler ortaya atarak, her türlü hîle ve desiseye başvurarak Allah’ın dosdoğru yolunu eğriltmeye, çirkin göstermeye çalışırlar. Kendileri doğruluktan hoşlanmadıkları gibi, düzenbazlıkla Allah’ın yolunu, kendi arzularına uydurmak için çaba sarf ederler.

Bu tavır ve davranışları onların, hidâyete dönüşü zor pek uzak ve derin bir sapıklık içine düştüklerinin açık bir belgesidir.

Böyle derin sapıklık içinde boğulup giden insanları bu dalalet bataklığından kurtarmak için, onlara anlayabilecekleri dilden hitap edecek tebliğcilere ihtiyaç vardır.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

MEYLİMİZ HANGİ TARAFA?

Meylimiz Hangi Tarafa?

CİNSEL SAPKIN YÖNELİMLER

Cinsel Sapkın Yönelimler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Çok güzel
    Muk

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.