Huzurlu Bir Evlilik İçin Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Huzurlu bir evlilik nasıl olur? Huzurlu bir evlilik için dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi açıklıyor.

HUZURLU BİR EVLİLİK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

Huzurlu evlilik için beş şart gerekiyor:

  1. Muhabbet: Menşe-i Cenâb-ı Hak’ta. İki tarafın Allah rızâsına uygun bir şekilde bu hâli artırması, birbirlerinin rûhuna girecek bir damar bulmaları gerek. Muhabbet, saâdeti kolaylaştırır. Muhabbet fedakârlığı getirir.
  2. Sadâkat: Bey ve hanım birbirine dürüst ve sâdık olmalıdır. Zor zamanlarda, taraflar; şikâyet ve bezginliğe düşmemeli, fedakârlık göstermelidir. Efendimiz’in “hüzün senesi”ni unutmamalıdır. Efendimiz, risâlet ömrü boyunca nice iptilâlar çemberinden geçmiş lâkin en çok Hazret-i Hatice’nin vefat ettiği senede hüzünlenmişti. Çünkü Hazret-i Hatice Vâlidemiz, Peygamber Efendimiz r’in maddî-mânevî en büyük destekçisi ve huzur kaynağı olmuştu.
  3. Karşılıklı saygı: Saâdet samîmiyet ister, lâubâlîliği kabul etmez. Saâdet vakar ister, kibri aslâ kabul etmez. Saâdet tevâzû ister; zilleti kabul etmez. Evlilikte gönül âhengine de îtinâ edilecek.
  4. Sabır: Bizim medeniyet terbiyemizde başa gelen sıkıntılar; takdîr-i ilâhî olarak, sabır ve tahammül ile karşılanırdı.

–Hz. İsmail’in iki hanımı…

İki insanın hayat arkadaşlığında; mutlaka tahammül gerektiren zamanlar, sıkıntılar olacaktır. Taraflar, böyle zamanlarda birbirlerinin güzel huyunu düşünmelidir. Efendimiz r buyurur:

“Bir mü’min, hanımına buğz etmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ, 61)

Eşiyle geçinme problemi yaşayan bir mü’min; hemen mahkemeye koşmak yerine, evvelâ aile büyüklerine, dergâh gönüllü âlim ve ârif şahsiyetlere danışmalı, onların tavsiye ve nasihatlerine riâyet etmelidir.

Boşanmanın eşiğine gelmiş kimselerin arasını düzeltmek de, en büyük hayırlardan biridir. Bu konularda da bigâne kalınmamalıdır.

Evlilikte taraflar arasında meydana gelebilecek münakaşaların, evlâtlara zarar verebileceği de unutulmamalı, İslâm âdâbı ve ahlâkı ile olgun bir tavır sergilenmelidir. Evlâtlar, asla anne-babalarının kavgalarına şahit edilmemelidir.

  1. Mes’ûliyet: Taraflar, birbirlerine karşı vazîfelerini ihmâl etmeyecek... İki tarafın anne-babaları aynı hâle gelecek. Bilhassa emânet olan yavruların hayır-hasenât ile techîz edilmelerine son derece ehemmiyet verilecek...

Hadîs-i şerîfte buyurulur:

“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden mes’ulsünüz. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve o da kendi sürüsünden mes’uldür.” (Buhârî, Vesâyâ, 9; Müslim, İmâre, 20)

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz; hanımların beyleri, beylerin hanımları üzerindeki haklarını îlan etti. Hanımları; nârin, kristal cam şişeler olarak ifade etti. Onlara nezâketle davranılmasını, onların incitilmemesini tavsiye ve emretti. Kocalarına, Allâh’ın emâneti olduklarını tebârüz ettirdi.

Bilhassa emânet olan yavruların helâl lokma ile beslenmesi, hayır-hasenât ile teçhîz edilmeleri, İslâm ahlâkı ve Kur’ân terbiyesiyle yetiştirilmesi; anne-babaların en mühim mes’ûliyetidir.

Bilhassa kız evlâtlara, geleceğin anneleri olarak çok ihtimam gösterilmelidir.

İslam ve İhsan

İSLAM’DA EVLİLİK ŞART MIDIR?

İslam’da Evlilik Şart mıdır?

HUZURLU BİR AİLE HAYATI İÇİN NELER GEREKLİDİR?

Huzurlu Bir Aile Hayatı İçin Neler Gereklidir?

KADIN VE ERKEĞİN GÖREVLERİNİ ANLATAN ÂYET VE HADİSLER

Kadın ve Erkeğin Görevlerini Anlatan Âyet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.