Hutbe'de Konu Seçimi Nasıl Yapılır?

Hutbede konu seçimi nedir ve nasık yapılır?

Hutbe, Cuma namazı için mescidde toplanmış olan, çeşitli kültür seviyesindeki Müslümanlara dini esasları ve bir hafta içinde çevrede cereyan etmiş, çoğunluğun dikkatini çeken herhangi bir olay hakkında İslâmi görüşü anlatma, cemaati aydınlatma vasıtasıdır.

Başarılı bir hutbe okumak için üç noktada iyi hazırlanmak gerekmektedir:

  1. Konu seçiminde
  2. Planda ve ön hazırlıkta
  3. Sunuşta

Hatibin karşısındaki ilk problem, isabetli bir konu seçimidir. Sonra “yeterli bir hazırlık”  daha sonra da “başarılı bir sunuş” karşısına çıkacaktır.

Hitabetin her çeşidinde olduğu gibi hutbede de konu seçimine etki eden ya da yardımcı olan bazı unsurlar bulunmaktadır. Bunlar:

- Kimlere?

- Nelere?

- Ne maksatla?

Konuşulacağının bilinmesidir. Bu hususlar bilinirse, bu takdirde;

- Neyi ?

- Nasıl ?

- Hangi sıra ile?

Söylemek gerektiğini tayin ve tespit etmek, kısmen de olsa, kolaylaşacaktır.

O halde, konu seçiminde her şeyden önce, kendilerine hitab edilecek cemaatin kimlerden oluştuğunun bilinmesi, onların nitelik ve ihtiyaçlarının gözden geçirilmesi gerekmektedir.

İkinci olarak, çevrenin hassasiyet gösterdiği özel konular olup olmadığı da bilinmelidir.

Hatip, hutbe konusunu seçerken:

  1. Gözlemleriyle çevresini kontrol edecek.
  2. Muhataplarının isteklerini tespite çalışacaktır.

Bu bir anlamda hatibin, bir sosyolog gibi etrafına karşı duyarlı davranması demektir.

Günün ve çevrenin ihtiyaç ve şartları dikkate alınarak bir konu seçilmelidir. Hutbe konusunun seçiminde ilk dikkat edilecek nokta, cemaatin duyarlı olduğu bir mevzunun yakalanmasıdır. Bazen de cemaat farkında olmasa bile, en çok muhtaç oldukları bir konu, imam-hatip tarafından tespit edilebilir. Bu da hatibin, cemaatini eğitme ve yönlendirme görev ve yetkisinin tabii bir sonucu ve gereğidir.

Hatip, haftanın hutbesini o hafta içinde seçip hazırlamalıdır. Bir noktada da güncel olmalıdır. Hutbe konularının seçiminde zamanlama açısından dini günler mutlaka takip edilmelidir. Dini esasları anlatmaya fırsat veren tarihteki önemli gün veya olayların dikkate alınması da uygun olacaktır. Ancak tekrar eden haftalar ve günlerle ilgili konular, bir sonra aynen okunmamalıdır. Konular güncellenmelidir. Hatip tembellik yapmamalıdır.

Hutbeler her zaman, samimî, duygulu, ölçülü, uyarıcı, yapıcı, eğitici, müjdeleyici, yasaklardan sakındırıcı, yanlış inançları düzeltici, toplumda dini heyecan oluşturucu ve düşündürücü olmalıdır.

İslam ve İhsan

HATİPLİK VE HUTBE

Hatiplik ve Hutbe

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.