Geç Uyumak Tehlikeli!

UYKUDER Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zerrin Pelin, özellikle çocuklarda uyku süresinin azalmasının konsantrasyon güçlüğü, davranışsal ve hafıza problemleri ile obeziteye yol açtığını belirtti.

Uyku Derneği (UYKUDER) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zerrin Pelin, özellikle çocuklarda uyku süresinin azalmasının konsantrasyon güçlüğü, davranışsal ve hafıza problemleri ile obeziteye yol açtığını belirtti.

Pelin, çocuklar için uykunun en az onların beslenme ve güvenli bir ortamda yaşamalarını sağlamak kadar önemli olduğunu söyledi.

Ebeveynlerin uzun çalışma saatleri, okul saatlerinin uzunluğu, okul sonrası aktivitelerin varlığı ile günlük hayatla ilişkili diğer birçok faktörün çocuklarda gündüz uykularının atlanmasına yol açtığına vurgu yapan Pelin, gece uyku saatlerinin ötelenmesinin sabah erken kalkışlara yol açtığını, bunun da çocukların yeterli sürede ve rahatlıkta uyumalarını engellediğine işaret etti.

Pelin, çocuklarda uykuyla ilgili sıkıntıların yüzde 20-40 arasında görüldüğünü, uykuya dalma ve sürdürme güçlüğü, gece terörü, kabus bozukluğu ve toplam uyku süresinde kısalma gibi problemlerin yer aldığını belirterek, "Bu problemlerin ortaya çıkması çocuklarda konsantrasyon güçlüğüne, davranışsal ve  hafıza problemleri ile obeziteye yol açtığı çalışmalarla gösterilmektedir" dedi.

BİLGİSAYAR VE TELEVİZYON UYKUYA DÜŞMAN!

Son yıllarda ailelerin çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara cep telefonu, tablet, bilgisayarlar ve benzeri araçlardan çizgi film seyredilmesine izin verdiğine işaret eden Prof. Dr. Pelin, şöyle dedi:

"Özellikle hava karardıktan sonra bu cihazların kullanımı ve TV seyredilmesine izin vermek çocuklarda uykunun geç saatlere kaymasına neden olmakta, bu da ihtiyaçları olan süreden daha az süre uyumalarına yol açmaktadır.

Bilgisayar ve televizyon gibi cihazlar akşam saatlerinde melatonin salınmasına engel olduğundan bu çocukların hem uykuya dalmaları hem de uykuyu kaliteli bir şekilde sürdürmeleri güçleşmektedir. Ayrıca çocukların seyrettikleri çizgi film içerikleri gece içerisinde korkuya zaman zaman da kabus bozukluğu adını verdiğimiz kötü rüyaların görülmesine neden olmaktadır."

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.