Din Samimiyettir, İstismar İhanettir

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Din Samimiyettir, İstismar İhanettir” başlığıyla yayınlandı.

“Din Samimiyettir, İstismar İhanettir” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, insanların inançlarını, duygularını ve zaaflarını kişisel çıkarlara alet etmenin dini istismar etmek anlamına geldiği ve bunun dinimizde yeri olmadığı vurgulandı.

Hutbede, Müslümanların dini istismar edenlere karşı dikkat olması, İslamı sahih kaynaklardan, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenmesi gerektiği belirtildi.

İşte 14.07.2023 tarihli cuma hutbesi...

DİN SAMİMİYETTİR, İSTİSMAR İHANETTİR

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “O, ‘Hay’dır, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek samimiyetle O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası için yapılan amelleri kabul eder.”[2]

Aziz Müminler!

Dinimiz İslam’ın özü samimiyettir. Samimiyet, içimizle dışımızın, özümüzle sözümüzün bir olmasıdır. Bütün söz ve davranışlarımızda Allah’ın rızasını gözetmektir. Samimiyet, imanımızı ve ibadetlerimizi her türlü riya ve gösterişten korumaktır. 

Değerli Müslümanlar!

İmanı kemale erdiren samimiyettir. Yapıp ettiklerimizi ahiret sermayesine dönüştüren samimiyettir. İyiliği anlamlı kılan samimiyettir. Bilgiye değer katan samimiyettir. Allah Resûlü (s.a.s)’in اَلدِّينُ اَلنَّصِيحَةُ “Din, samimiyettir.”[3] hadisini şiar edinenler, istikamet üzere bir ömür yaşamaya gayret ederler. Ahde vefa gösterirler. Doğru sözlü ve dürüst olurlar; kimseyi aldatmazlar. Adaletten, hak ve hakikatten asla ayrılmazlar. Kul ve kamu hakkına riayet ederler.

Kıymetli Müminler!

Rabbimizin rızasından uzaklaştıran kötülüklerden birisi de istismardır. İstismar, insanların inançlarını, duygularını ve zaaflarını kişisel çıkarlara alet etmektir. Dinimizin yüce değerleriyle insanları aldatmaktır. Maddi ve manevi imkânları sömürerek güç elde etmektir. Hâsılı istismar, Allah’a, Kur’an’a, Peygamber’e, insana ve topluma ihanettir. 

Muhterem Müslümanlar!

İstismarcı insanların amacı, asla Allah rızası değildir. Onlar, İslam’ı şahıslar üzerine bina ederler. Hak ve hakikatin yegâne temsilcilerinin kendileri olduğunu iddia ederler. Kur’an’ın ifadesi ile “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Hâlbuki onlar bozguncuların ta kendileridir. Lâkin anlamazlar.”[4] Evet, ayet-i kerimelerde de işaret edildiği gibi bu tür kişiler, suret-i haktan görünerek toplumu ifsat ederler. Milli ve manevi değerler üzerinden güç devşirirler. İnsanların iyi niyetlerini suistimal ederler, geleceklerini çalarlar.

Kıymetli Kardeşlerim!

Bundan tam yedi yıl önce 15 Temmuz gecesinde, milletimizin birliği ve devletimizin bekası FETÖ tarafından hedef alındı. Ancak o gece, Rabbimizin yardımı yine bizimleydi. Millet ve devlet el ele vererek, bozguncuların karşısında dimdik durduk. Destansı bir direnişle dâhili ve hârici hainlerin emellerini boşa çıkardık. وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak bozanların en hayırlısıdır.”[5] Nice kardeşimiz bu direnişte şehadete yürüdü. Nice kardeşimiz de gazilik nişanesini bir şeref madalyası olarak bedeninde taşımaktadır.

Aziz Müslümanlar!

İstismarcı kişi ve yapıların tuzaklarına bir daha düşmemek için, dinimizi sahih kaynaklardan, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenelim. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in sünnetini doğru anlayıp hayatımıza aktaralım. Ailemizde, insani ilişkilerimizde, ticaretimizde, işimizde, hâsılı hayatımızın her alanında güveni ve samimiyeti esas alalım. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Onları ailesine, çevresine, vatanına, milletine ve insanlığa faydalı kişiler olarak yetiştirelim. Ülkemizi ve aziz milletimizi fitne ve fesada sürüklemek isteyenlere karşı her daim yekvücut, tek yürek olalım.

Bu vesileyle geçmişten günümüze, muazzez değerlerimiz uğruna canlarını feda eden bütün şehitlerimize ve ahirete irtihal eden kahraman gazilerimize Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Cenâb-ı Hak, onların bize emanet bıraktığı değerleri yaşayabilmeyi ve gelecek nesillerimize aktarabilmeyi nasip eylesin.

Dipnotlar:

[1] Mü’min, 40/65. [2] Nesâî, Cihâd, 24.  [3] Müslim, Îmân, 95. [4] Bakara, 2/11, 12. [5] Âl-i İmrân, 3/54.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

İSTİSMAR EDİLEN İSLAMİ KAVRAMLAR

İstismar Edilen İslami Kavramlar

DİNİ MESELELERDE MÜSAMAHA VE TEPKİNİN SINIRI NE OLMALIDIR?

Dini Meselelerde Müsamaha ve Tepkinin Sınırı Ne Olmalıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.