Çocuklara Az Şeker Çok Sevgi Verin

Çocukların sağlıklı, mutlu ve sorunsuz bir bayram geçirmesi için şeker ve çikolata tüketimlerine sınırlama getirilmesi gerekiyor.

Aşırı şekerli, çikolatalı gıdaların tüketimi, başta ağız ve diş sağlığı olmak üzere mide-barsak şikayetlerinin de ortaya çıkmasına neden olabilir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Evrim Şenkal, ''Ebeveynlerin çocuklar için tatlı tercihlerini sütlü tatlılardan yana kullanmaları yanında çocukların yeterli miktarda sıvı tüketmelerini ve dişlerini fırçalamalarını sağlaması gerekir. Bayramlarda büyüklerin şeker, çikolata ikram edip bir de ısrarcı olmaları aileleri de zor durumda bırakmakta ve çocukları aşırı yeme eğilimine sürüklemektedir. Özellikle şeker tüketimi sonrası dişler fırçalanmadığında ağızda kalan yiyecek artıkları bakteri üremesine yol açar ve diş çürümesini hızlanır. Bu yüzden en azından bu tarz gıdalar tüketildikten sonra, o sırada diş fırçalanamıyorsa çocukların su içmesi sağlanarak ağızdaki artıklar giderilebilir. Bu tür yiyecekler kabızlık gibi sorunlara da yol açabilir. Dolayısıyla çocukların her zaman olduğu gibi bayramda da bol sebze ve meyve tüketmeleri sağlanmalı, bol sıvı alabilmelerine özen gösterilmelidir'' dedi.

Bayramda şeker ve çikolata tüketimi ile ilgili tavsiyeler

- Normal zamanlarda da çocukların şeker, çikolata ve bisküvi tarzı gıdaları çok tüketmemelidir. Şekerli gıdalar tokluk yaratarak besleyici gıdaların alınmasını engeller.

- Şekerli gıdaların çok tüketilmesi, yağlı dokuyu arttırarak ve kandaki kolesterol düzeylerini bozarak kardiyovasküler hastalık riski artışı ile ilişkilidir.

- Şekerli meşrubatların tüketimi aynı zamanda özellikle kalsiyum gibi ana elementlerin az alımı ile ilişkili çünkü süt yerine tercih edilmiş olur.

- Çocuklarımız için önerebileceğimiz sağlıklı atıştırmalıklar; taze meyve, peynir, tam tahıllı kraker ya da ekmek ürünleri, süt, çiğ sebze, taze meyve suyu, sandviç, yoğurt olabilir.

- Amerikan Pediatri Akademisinin önerilerine göre şekerli içecekler 2 yaşından önce hiç tüketilmemeli, 2 yaşından sonra ise haftada 240 ml ile sınırlı olmalıdır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.