Cehenneme Odun Taşıyan Kadın: Ümmü Cemîl

Abdullah Sert Hocaefendi, Şifâ-i Şerîf eserinden, Kur’ân’da “odun hamalı” olarak zemmedilen Ümmü Cemîl’in, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) saldırmak isterken onu neden göremediğini anlatıyor.

KUR’AN’DA “ODUN HAMALI” OLARAK ZEMMEDİLEN KADIN

Siyer ve megãzî âlimi ibni İshâk’ın (v. 151/768) haber verdiğine göre, Kur’ân-ı Kerîm’in “odun hamalı” diye zemmettiği bu kadın

ِ تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّۜ

“Ebû Leheb’in iki eli de helâk olsun, nitekim oldu da.” (Tebbet 111/1.) diye başlayan sûrenin nâzil olduğunu ve Allah Teâlâ’nın onu kocasıyla beraber zemmettiğini duyunca, eline bir taş aldı ve Mescid-i Nebevî’de Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile beraber oturan Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) yanına gelip durdu. Allah Teâlâ onun Nebiyy-i Ekrem’i (s.a.v.) görmesine izin vermediği için o sadece Hz. Ebû Bekir’i (r.a.) görüyordu. Ona şunları söyledi:

“Nerede senin o arkadaşın? Onun beni hicvedip gülünç duruma düşürmeye çalıştığını duydum. Vallahi onu bulsaydım, bu taşla ağzına vuracaktım!”

Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl, elinde taşla Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) doğru gelirken, Hz. Ebû Bekir (r.a.):

“Bu bize doğru geliyor, seni görmesinden korkuyorum.” dedi. Peygamber (s.a.v.):

“O beni göremez” buyurdu ve şu âyeti okuyarak Allah‘a sığındı: “Sen Kur’an okuduğun zaman, seninle âhirete inanmayanların arasına görünmeyen bir perde çekeriz.” (İsrâ 17/45.) Ümmü Cemîl gelip Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) başına dikildi. Ancak orada bulunan Resûl-i Ekrem‘i (s.a.v.) görmüyordu. Hz. Ebû Bekir’e (r.a.):

“Arkadaşın beni hicvetmiş.” dedi. Hz. Ebû Bekir (r.a.):

“Hayır, şu Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki o seni hicvetmedi.” dedi. Ümmü Cemîl:

“Kureyş çok iyi bilir ki, ben Kureyş’in Efendisi’nin kızıyım.” diye söylenerek dönüp gitti. (Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî, Müsned (Esed), I, 53-54, nr. 53.) Ümmü Cemîl Ebû Süfyân’ın kızkardeşi, Harb ibni Ümeyye’nin de kızı idi. Bir başka rivâyete göre Ümmü Cemîl gelirken Hz. Ebû Bekir (r.a.):

“Yâ Resûlallah! Bu ağzı bozuk bir kadındır. Seni üzmesinden korkarım. Buradan gitsen!” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“O beni kesinlikle göremez!” buyurdu. Ümmü Cemîl gelip de:

“Ebû Bekir! Arkadaşın beni hicvetmiş.” deyince Hz. Ebû Bekir (r.a.):

“O şiir söylemez ki seni hicvetsin!” dedi. Ümmü Cemîl ona:

“Bence sen sözüne güvenilir birisin.” dedi. O gidince, Hz. Ebû Bekir (r.a.):

“Yâ Resûlallah! Seni görmedi.” diye hayretini belirtince, Allah’ın Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Bir melek kanatlarıyla onun beni görmesini engelliyordu.” (Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî, Müsned (Esed), I, 33-34, nr. 25.)

Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif

İslam ve İhsan

EBU CEHİL NASIL ÖLDÜ?

Ebu Cehil Nasıl Öldü?

EBU CEHİL’E NEDEN “EBÛ CEHİL” DENİLMİŞTİR?

Ebu Cehil’e Neden “Ebû Cehil” Denilmiştir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.