Besmele Nedir? Besmelenin Anlamı ve Fazileti

Besmele nedir? Besmelenin anlamı ve fazileti nedir? Besmele neden önemlidir? Besmele ayeti ne zaman indi? Besmele nerelerde çekilir? Besmele nasıl okunur? Besmele ile ilgili ayet ve hadisler neler? Besmelenin Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu ve anlamı nedir? İşte besmele (Bismillahirrahmanirrahim) hakkında merak edilenler...

Besmele, “Bismillahirrahmanirrahim” ayeti mealince Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla demektir. Besmele, Allah’ı anmaktır. O’nun ismi ile başlamaktır. Sözlük anlamında geçen “besmele çekmek” ise bir işe başlarken “Bismillahirrahmanirrahim” sözünü söylemek anlamına gelmektedir.

Kuran'da surelerin başında bulunan Besmele, aynı zamanda Neml Suresi’nin 30. ayetinde de geçmektedir. Bazı görüşlere göre Fatiha Suresi’nin ilk ayetidir. Besmele Tevbe Suresi hariç bütün surelerin başlangıcında yer almaktadır. Güncel hayatta sıklıkla bazen de Bismillah (Allah’ın adıyla) şeklinde kısaltma olarak kullanılır.

Ebû Hüreyre’nin -radıyallahu anh- naklettiğine göre, Allah Resûlü şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah'ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.” (İbn Hanbel, II, 360.)

İslâm’ın varlık, bilgi ve değere bakışını şekillendiren besmele, kulluk bilinciyle hayatı anlamlandırır. İster dünyevî ister uhrevî olsun, bir Müslüman her meşru ve anlamlı işinin öncesinde besmeleyi okuyup Allah’ı anmakla, Allah Teâlâ’nın ilâhlığını (ulûhiyetini), kendisinin de kulluğunu (ubûdiyetini) ifade etmiş olur.

Müslüman besmele çekmekle, “Kendi adıma veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teâlâ adına, O’nun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum.” demiş olur. Diğer yandan besmele için Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi içinden özellikle “Rahmân” ve “Rahîm” isimlerinin seçilmiş olması son derece anlamlıdır. Besmele çeken bir mümin, Allah Teâlâ’nın engin rahmet ve merhametini ifade eden bu isimleri söylemekle, bütün söz ve davranışlarında rahmet ve merhameti prensip edineceğini ilân etmiş olur.

BESMELE NEDİR?

BESMELE ARAPÇA - TÜRKÇE OKUNUŞU VE ANLAMI

Kuran'da surelerin başında bulunan Besmele, aynı zamanda Neml Suresi’nin 30. ayetinde de geçmektedir. Bazı görüşlere göre Fatiha Suresi’nin ilk ayetidir. Besmele Tevbe Suresi hariç bütün surelerin başlangıcında yer almaktadır.

Her işe besmele ile başlamalıdır. İstiâze Allah Teâlaya sığınmak, besmele ise Allah Teâla’nın adı ile başlamaktır.

  • İstiâze:

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

Okunuşu: “Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.”

Anlamı: “Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım.”

  • Besmele

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Okunuşu: “Bismillahirrahmanirrahîm.”

Anlamı: “Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adı ile..”

NEML SURESİ 30. AYET

Arapçası:

إِنَّهُ مِن سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Okunuşu: "İnnehu min suleymâne ve innehu bismillâhir rahmânir rahîm(rahîmi)."

Anlamı: "Süleyman'dan; o Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla (başlamakta)dır."

İSTİÂZE VE BESMELE (SÛRE BAŞI, ORTASI VE TEVBE SURESİNDEKİ OKUNUŞU)

BESMELE İLE İLGİLİ HADİSLER

Ebû Hüreyre'nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah'ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.” (İbn Hanbel, II, 360)

***

Hz. Âişe'nin rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Biriniz yemek yiyeceği zaman 'Bismillâh' (Allah'ın adıyla) desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, 'Bismillâhi fî evvelihî ve âhirihî' (Başında da sonunda da Allah'ın adıyla) desin.” (Tirmizî, Et'ıme, 47.)

***

Câbir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Evine girdiğin zaman) besmele çekerek kapını kapa. Çünkü şeytan (besmeleyle) kapanan bir kapıyı açamaz. Besmele çekerek lambanı söndür. Besmele çekerek, (enine koyacağın) bir tahta parçası ile de olsa kabını(n ağzını) ört. Yine besmele çekerek su kabını(n ağzını da) ört.” (Ebû Dâvûd, Eşribe, 22.)

***

Berâ'dan nakledildiğine göre Hz. Peygamber (sav) yatağına yattığında, “Allâhümme bismike ahyâ ve bismike emût ” (Allah'ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm. ) buyurur; uykudan uyandığında da “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba'de mâ emâtenâ ve ileyhi'n-nüşûr.” (Canlarımızı aldıktan sonra bizi dirilten Allah'a hamdolsun; diriltmek yalnız ona mahsustur. ) buyururdu. (Müslim, Zikir, 59.)

***

İbn Ömer'in naklettiğine göre, cenaze kabre konulurken Hz. Peygamber (sav) şöyle derdi: “Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh ” [(Seni) Allah'ın adıyla ve Resûlullah'ın dini üzere (kabre koyuyoruz). ] (İbn Mâce, Cenâiz, 38)

***

Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Bilcümle semavi kitâbların anahtarı «Rahman, Rahîm Allah adı ile» dir; yani besmeledir.”(Râmûzû’l-ehâdîs, 241, Suyûtî, el-Câmiûs-Sağir, no: 3111)

***

“Meşrû işlerin hangisi olursa olsun besmele-i şerîfe ile başlanmazsa hayrına ve tamamına nâil olunamaz, bereketsiz kalır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 6284)

***

“Bir vartaya düştüğün vakit:

«Rahman, Rahîm Allah adıyla. Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak yüce ve Azîm olan Allah’ın tevfik ve yardımıyladır.» demeye devam et. Zira Cenâb -ı Allah bunların hürmetine belâ ve musibetlerin nicelerini def eder.” (Suyûtî, el-Camius-Sağir, no: 896; Râmûzü’l-ehâdis, 66)

***

İbn-i Mesʻûd (r.a) şöyle buyurur:

“Cehennemin başlıca me’murları olan ondokuz zebânînin azâbından necat bulmak isteyen kimse Besmele’ye devam etsin.” (İbn-i Kesîr, Tefsîr, I, 120)

Zira besmele ondokuz harftir.

***

“Sizden biriniz evine girmek istediği zaman şeytan onu ta’kîb eder. O kimse evine girdiği zaman besmele ile girerse şeytan der ki: Bu evde bana girecek yer yok.” (Müslim, Eşribe, 103; el-Ezkâr, 26)

***

“Her günün sabahında ve her gecenin akşamında:

«Allah’ın adıyla ki, O’nun adı sayesinde ne semâda, ne yeryüzünde, hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiten, her şeyi hakkıyle bilendir» diyen ve bunu üç defa tekrarlayan kimseye hiç bir şey zarar veremez.” (Ebû Dâvud, Edeb, 101; İbn-i Mâce, Duâ, II; İbn Hanbel, I, 62, 66, 72)

“Allah’ın adı anılmadan yenilen her yemek ancak hastalıktır, onda bereket yoktur. Bunun keffâreti, eğer sofra ortada ise Bismillah diyerek devam etmekdir. Eğer sofrayı kaldırdı isen yine Bismillah deyip parmaklarını yalamandır.” (bk. en-Nevevî, el-Ezkâr, 205. vd.)

BESMELE NE ZAMANDAN BERİ VAR? - HZ SÜLEYMAN'IN (A.S.) MEKTUBU

Kur’ân-ı Kerîm’de bir peygamberin bir kraliçeye yazdığı mektubu anlatan muhteşem bir kıssa vardır ve bu kıssada besmelenin kadim tarihine dair önemli bilgiler yer alır. Kıssa özetle şöyledir:

Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan muazzam bir ordu, büyük bir düzen ve disiplin içinde yola koyulmuşlardı. Karınca vadisini henüz geçmişlerdi ki, ordunun kudretli komutanı Hz. Süleyman, Hüdhüd isimli kuşun orada bulunmadığını fark etti.“Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? ” diye sordu etrafındakilere. Ancak kimse onun nerede olduğunu bilmiyordu. Kendisine haber vermeden uzaklaşan bu kuş, Hz. Süleyman’ı çok öfkelendirmişti. “Eğer bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmezse, ya onu ağır bir şekilde cezalandıracağım ya da kafasını keseceğim.” dedi oradakilere.

Neyse ki, çok geçmeden Hüdhüd Hz. Süleyman’ın yanına çıkageldi. Üstelik kendisini affettirecek önemli bir haber getirmişti ona. “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. (Yemen taraflarındaki) Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.” dedi ve şunları anlattı, Hz. Süleyman’a: “Ben, Sebe’ halkına hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm. Onun ve halkının, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” Bunun üzerine Hz. Süleyman, Hüdhüd’e, “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.” dedi ve ona bir mektup vererek, “Benim şu mektubumu götür ve onlara ver, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.” diye emretti.

Hüdhüd mektubu alıp vakit geçirmeden Sebe’ kraliçesi Belkıs’a ulaştırdı. Mektubu alan Belkıs, halkının ileri gelenlerini toplayarak onu okumaya başladı. Mektubun ilk cümlesi şöyleydi: “İnnehû min Süleymâne ve innehû bismillâhirrahmânirrahîm”(Mektup Süleyman’dandır ve Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlamakta)dır.)1

Kur’an’da anlatılan bu çarpıcı hikâye, İslâm’ın en önemli sembollerinden olan besmelenin ne kadar uzun ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gösterir bizlere.

HZ. NUH'UN DİLİNDE BESMELE

Kutlu cümle, Hz. Süleyman’ın mektubundan önce, Hz. Nuh’un dilinde de görülür. Kendisine iman edenleri tufandan kurtarmak için onlara gemiye binmelerini söylediğinde, Hz. Nuh’un dudaklarından besmele dökülür:“Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ” (Geminin yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır.)2

MÜSLÜMANLAR BESMELE İLE İLK NE ZAMAN TANIŞTI?

Besmele, genel anlamda hayırlı her işin başında Allah’ın adını hatırlamanın, özelde de “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” anlamına gelen “Bismillâhirrahmânirrahîm” cümlesinin adıdır. Her meşru ve anlamlı işin öncesinde besmeleçekmek , peygamberler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılan bir prensiptir. İslâm’dan önce Araplar arasında da bu âdet yaygındır. Câhiliye Arapları besmelede bazen “Bismi’l-lât ve’l-uzzâ” şeklinde Lât ve Uzzâ isimli putların adını söylerler,3 bazen de Allah’ın adını kullanırlardı. Meselâ, Mekke’de İslâm’ı ilk kabul eden Hâşimoğulları’na boykot kararı alan müşrikler, bir belge kaleme alıp Kâbe’nin duvarına astıklarında, belgenin yazılı olduğu kâğıda “Bismike Allâhümme” yazmışlardı.4 Ayrıca Hudeybiye antlaşması sonrasında antlaşma metninin başına, yine bu cümlenin yazılmasını şart koşmuşlardı.5

Ne kadar manidardır ki, Kur’an’da ilk nâzil olan ve İslâm vahyinin başlangıcını teşkil eden “İkra’ bismi rabbike’llezî halak” (Yaratan Rabbinin adıyla oku!)6 âyeti de besmele yi ihtiva eder. Ancak Müslümanların “Bismillâhirrahmânirrahîm” cümlesi ile ilk tanışmaları, Mekke’de nâzil olan ve başlangıçta hikâyesi anlatılan Neml sûresindeki söz konusu âyet ile olur. Böylece Resûl-i Ekrem de ilk defa mektuplarında “Bismillâhirrahmânirrahîm” metnini kullanmaya başlar.7 Hatta Hz. Peygamber’in (sav), sûreler arasında besmele bulunmadığı için, okuduğu bir sûrenin sona erdiğini ancak besmele cümlesi nâzil olduktan sonra kolayca fark edebildiği rivayet edilir.8

NİÇİN BESMELE ÇEKERİZ KISACA?

“Besmele”den maksat, Yüce Allah’ı hatırlamak ve O’nun ismini zikretmektir. Nitekim bu konudaki rivayetlerin çoğunda besmele olarak sadece “bismillâh” ibaresi yer alırken,9 kimisinde “bizikrillâh” lafzı,10 kimisinde de “bismillâh ve alâ milleti Resûlillâh”11 ifadesi kullanılır. Hatta “Allah’a hamd ederek başlanmayan her anlamlı iş, bereketsiz ve sonuçsuzdur.” 12 hadisinde, besmele yerine “hamd” zikredilmiştir. Bu konuda âlimlerimiz, besmele okurken en güzel ifadenin “Bismillâhirrahmânirrahîm” olduğunu, “Bismillâh” demenin de besmele yerine geçeceğini belirtmiştir.13

İslâm’ın varlık, bilgi ve değere bakışını şekillendiren besmele, kulluk bilinciyle hayatı anlamlandırır. İster dünyevî ister uhrevî olsun, bir Müslüman her meşru ve anlamlı işinin öncesinde besmeleyi okuyup Allah’ı anmakla, Allah Teâlâ’nın ilâhlığını (ulûhiyetini), kendisinin de kulluğunu (ubûdiyetini) ifade etmiş olur.

Müslüman besmele çekmekle, “Kendi adıma veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teâlâ adına, O’nun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum.” demiş olur. Diğer yandan besmele için Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi içinden özellikle “Rahmân” ve “Rahîm” isimlerinin seçilmiş olması son derece anlamlıdır. Besmele çeken bir mümin, Allah Teâlâ’nın engin rahmet ve merhametini ifade eden bu isimleri söylemekle, bütün söz ve davranışlarında rahmet ve merhameti prensip edineceğini ilân etmiş olur. Ayrıca yaşantısına Allah’ın Rahmân ve Rahîm isimlerinin tecellisini ümit eder. O’nun rahmet ve merhameti sayesinde hem dünya hem de âhiret mutluluğunu temenni eder. Yapmaya koyulduğu hayırlı ve anlamlı işe güç yetirebilmesi için gerekli olan takati, Kâdir-i Mutlak olan Rabbinden niyaz eder. Kendisinin her an O’nun yardımına muhtaç olduğunu itiraf eder. Bu samimi ve derin kulluk bilinci sebebiyle de merhametlilerin en merhametlisinin yardımını celp eder.14

BESMELENİN ÖNEMİ NEDİR?

Besmelenin müminler için önemini anlatan bir hadisinde Allah Resûlü şöyle buyurur: “Bismillâhirrahmânirrahîm ile başlanmayan her anlamlı iş, bereketsiz ve sonuçsuzdur.” 15 Hadisten anlaşıldığına göre, anlamlı her işin ve sözün16 başlangıcında Yüce Allah’ın hatırlanması, o işin mânevî değerinin ve bereketinin artmasına,17 ayrıca hayırlı ve güzel şekilde neticelenmesine vesile olur. Besmelenin okunmadığı işler ise, bereketten mahrum ve güzel sonuçlardan uzak olur. Şu hâlde besmele, her hayrın anahtarıdır.

BESMELE NERELERDE OKUNUR VE FAZİLETİ NEDİR?

Besmelenin hangi tür söz, hareket ve işlerde okunacağını öğrenebilmek için, hadislerde yer alan “zî bâl” terkibi büyük önem arz eder. Buna göre anlamlı, önemli, bilinçli ve meşru bütün işler, başlangıcında besmele çekilmesi gereken işlerdendir. Yemek yemekten konuşmaya, abdest almaktan namaz kılmaya, hayvan kesmekten Allah yolunda savaşa gitmeye kadar anlamlı her davranış, bu hadisin kapsamındadır. Diğer yandan suç ve günah sınıfına giren söz ve eylemlerden önce besmele çekilmesi ise, uygun ve doğru bir davranış değildir.

Müslümanlara her vesileyle besmelenin önemini hatırlatan Allah Resûlü, bizzat kendisi de tüm işlerinde besmele okurdu.

  • Yemek Yeneceği Zaman

Meselâ, yemek yiyeceği zaman besmele çeker, insanlara da, “Biriniz yemek yiyeceği zaman ‘Bismillâh’ (Allah’ın adıyla) desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, ‘Bismillâhi fî evvelihî ve âhirihî (Başında da sonunda da Allah’ın adıyla)’ desin.” şeklinde tavsiyede bulunurdu.18 Yemeğin öncesinde besmele çekilmesi yemeğin bereketlenmesi ve yiyenlerin doyması açısından önemlidir. Hz. Âişe’nin anlattığına göre, bir gün Peygamberimiz, ashâbından altı kişi ile birlikte yemek yiyordu. Derken bir köylü Arap yanlarına geldi ve yemeği iki lokmada yiyip bitirdi. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Şayet bu kimse besmele çekmiş olsaydı, bu yemek hepinize yetecekti.” buyurdu.19 Başka bir defasında, yemek yedikleri halde doymadıklarını söyleyen kimselere Resûl-i Ekrem, “Yemeği topluca yiyin ve başlarken Allah’ın adını anın ki, bereketli olsun.” 20 buyurmuştu.

  • Eve Mescide Girerken

Yine Peygamberimizin buyurduğuna göre,“Bir kimse evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse, şeytan (arkadaşlarına), ‘Burada sizin için geceleme (imkânı da) yok, akşam yemeği de yok.’ der. Eğer o kimse evine girerken besmele çekmeden girerse şeytan (arkadaşlarına), ‘Burada geceleme (imkânınız) var.’ der. Bir de besmele çekmeden yemek yerse, şeytan o zaman (arkadaşlarına) ‘Geceleme ve akşam yemeği (yeme imkânı)na kavuştunuz.’ der.” 21

Sahâbeden Câbir b. Abdullah, Allah Resûlü’nün, kendisine, “(Evine girdiğin zaman) besmele çekerek kapını kapa.Çünkü şeytan (besmeleyle) kapanan bir kapıyı açamaz. Besmele çekerek lambanı söndür. Besmele çekerek, (enine koyacağın) bir tahta parçası ile de olsa kabını(n ağzını) ört. Yine besmele çekerek su kabını(n ağzını da) ört.” şeklinde tavsiyede bulunduğunu nakleder.22 Bir sefer esnasında devesi geri kalan bu sahâbîye Allah Resûlü’nün öğüdü yine besmeledir: “Bineğine Allah’ın adı (bismillâh) ile bin!” 23

  • Tüm İbadetlerin ve Hazırlıkların Başında

Resûl-i Ekrem’in hayatında besmelenin son derece geniş bir kullanım alanı vardı. Allah Resûlü evden çıkarken,24 mescide girdiği ve mescitten çıktığı zaman besmele ile dua okurdu.25 Abdest alınacağı zaman besmele çekilmesini sıkı sıkıya tembih eder,26 namazda besmele çekmeyi de ihmal etmezdi.27 Bineğine binmek için ayağını üzengiye basınca, “Bismillâh” der, bineğin sırtına yerleşince de “Elhamdülillâh” derdi. Sonra da, “Sübhânellezî sehhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn (Bunu bizim hizmetimize veren Allah’ı tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik.)” 28 âyetini okurdu.29 “Allâhümme bismike ahyâ ve bismike emût (Allah’ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm.)” diye besmeleyle yatağına yatar; kalktığında da “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyhi’n-nüşûr (Canlarımızı aldıktan sonra bizi dirilten Allah’a hamdolsun; diriltmek yalnız ona mahsustur.)” diye hamdeleyle dua ederdi.30 Kurban keserken, “Bismillâhi Allâhu ekber” der,31 cenazeyi kabre koyarken, “Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh [(Seni) Allah’ın adıyla ve Resûlullah’ın dini üzere (kabre koyuyoruz).]” 32 buyururdu.

  • Savaşa Çıkarken

Savaşa çıkarken ashâbına, “Allah yolunda Allah’ın adı (bismillâh) ile gazâ edin!” 33 buyururdu. Sıtma ve her türlü sancı veren hastalıklara karşı ashâbına besmele ve istiâze ile dua etmeyi34 öğretirdi.35 Tuvalete girmeden önce “Bismillâh” demeyi tavsiye ederdi.36 Kendilerinin ve doğacak çocuklarının selâmeti için evli çiftlere cinsel ilişkiden önce besmele çekmelerini öğütleyen yine o idi.37

Böylesi durumlarda besmele çekmek, sevaba ve Allah’ın rızasına vesile olan faziletli ve müstehap bir davranıştır. Ancak bazı durumlarda besmele, zorunluluk belirten farz hükmünü alır. Meselâ, eti helâl olan hayvanların kesiminden önce38 ve eğitilmiş av hayvanlarını ava gönderirken39 besmele çekmek farzdır.

MÜSLÜMANIN KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE "BESMELE"

İslâm tarihi boyunca Müslümanların kültür ve medeniyetlerini besmeleyle yoğurması ne kadar da heyecan vericidir! Bütün Müslümanların sofrasında eller yemeğe besmeleyle uzanır. Yemekler onun bereketiyle bollaşır. Gece onunla yatılır, güne onunla başlanır. Evden onunla çıkılır, eve onunla girilir. Vasıtaya onunla binilir. Hayırlı ve anlamlı işlere onunla başlanır. İbadetler onunla eda edilir. Duaya eller onunla kaldırılır. Bütün hatipler sözlerine, bütün yazarlar kitaplarına onunla başlar. Camilerin en müstesna yerlerini o süsler. Hat sanatının şaheserlerinde yine o vardır. Şiirlerin, nesirlerin, bütün edebiyatın vazgeçilmezi odur. Hastalar onunla şifa bulur. Konuşmaya başlayan çocuklara ilk o öğretilir. Kısacası o, her hayrın anahtarıdır. Ne kadar da veciz ifade etmiştir Mevlid-i Şerif’in müellifi Merhum Süleyman Çelebi:

Allah adın zikredelim evvelâ / Vâcib oldur cümle işte her kula

Allah adın her kim ol evvel ana / Her işi âsan eder Allah ona

Allah adı olsa her işin önü / Hergiz ebter olmaya ânın sonu

Her nefeste Allah adın de müdâm / Allah adıyla olur her iş tamam.

HELAL VE HAYIRLI BİR İŞE BAŞLARKEN

Helâl ve hayırlı bir işe başlarken, Allah'ın adını anmak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması gereken görevlerindendir. Kur'an-ı Kerîm'de buna işaret eden pek çok emirler, vardır.

"Atalarınızı andığınız gibi, hatta daha çok Allah'ı anın. " (el-Bakara, 2/200).

"Namazlarınızı kıldıktan sonra, ayakta otururken ve yanlarınızın üzerinde iken Allah'ı anın. " (en-Nisa, 4/103).

"Rabbı'nın adını an. İhlâs ile O'na yönel. " (el-Müzzemmil, 73/8)

"Rabbı'nın adını sabah akşam an" (İnsan, 76/25).

Dipnotlar:

1) Neml, 27/17-30. 2) Hûd, 11/41. 3) FG2/13 Şevkânî, Fethü’l-kadîr, II, 13. 4) İbn İshâk, Sîre, s. 208. 5) Buhârî, Şürût, 15. 6) Alak, 96/1. 7) Ebû Dâvûd, Salât, 121,122. 8) Ebû Dâvûd, Salât,121, 122. 9) Tirmizî, Et’ıme, 47. 10) İbn Hanbel, II, 360. 11) İbn Mâce, Cenâiz, 38. 12) İbn Mâce, Nikâh, 19. 13) Azîmâbâdî, Avnü’l-ma’bûd, XIII, 127. 14) “Besmele”, DİA, V, 530. 15) Süyûtî, el-Fethü’l-kebîr, II, 303. 16) İbn Hanbel, II, 360. 17) Ebû Dâvûd, Et’ıme, 14. 18) Tirmizî, Et’ıme, 47. 19) Tirmizî, Et’ıme, 47. 20) Ebû Dâvûd, Et’ıme, 14. 21) Ebû Dâvûd, Et’ıme, 15. 22) Ebû Dâvûd, Eşribe, 22. 23) Müslim, Müsâkât, 112. 24) Tirmizî, Deavât, 35. 25) İbn Mâce, Mesâcid, 13. 26) Tirmizî, Tahâret 20. 27) Tirmizî, Salât, 67. 28) Zuhruf, 43/13. 29) Ebû Dâvûd, Cihâd, 74. 30) Müslim, Zikir, 59. 31) Müslim, Edâhî, 18. 32) İbn Mâce, Cenâiz, 38. 33) Müslim, Cihâd ve siyer 3. 34) Müslim, Selâm, 67. 35) Tirmizî, Tıb, 26. 36) Tirmizî, Cum’a, 73. 37) Ebû Dâvûd, Nikâh, 44, 45. 38) En’âm, 6/121. 39) Mâide, 5/4.

İstifade Edilen Kaynaklar: ilamtv.com - Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Diyanet, Erkam Yayınları, İstanbul, 2013,

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Merhaba hayırlı günler diliyorum,, ben okumalarımda veya yazmalarımda,, ayetkerin mukadda ile yazılmasını daha iyi olur diye yazıyor,, araştırmalarımda bu mukadda yazılımlarını birtürlü bulamıyorum, nerede ve nasıl bulabilirim yardımcı olursanız çok memnun olurum yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim saygılarımla selamlıyorum allaha emanet olun

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.