Bayezid-i Bistami Hazretleri’nin Duası

Bâyezîd-i Bistâmî (k.s.) nasıl dua ederdi? Büyük mutasavvıf Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’nin duası...

Bâyezîd-i Bistâmî -rahmetullâhi aleyh- şöyle duâ ederdi:

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ HAZRETLERİ’NİN DUASI

İlâhî! Benim benliğimi aradan götür ki benliğim Sana âit olsun, ben arada hiç olayım. Seninle olduğum sürece tamamım, kendimle olmadığım sürece eksiğim.

İlâhî! Beni Sana dervişlikle eriştir. İlâhî bana zâhidlik, âlimlik gerekmez, eğer bana bir şey nasip edeceksen sırlarının kokusunun ehli eyle ve dostlarının derecesine eriştir.

İlâhî! Senin fiillerin ve gönüllerdeki ilhamın ne muhteşemdir. Bilinmez içindeki anlayışın ne parlaktır. Ne büyüktür hâlin ki ne insanlar keşfedebilir ve ne de dil onu vasfedebilir.

İlâhî! Ömrüm içinde yaptığım riyâzeti ve kıldığım namazı arz etmiyor, yakınlığımın sözünü etmiyorum. Sen âlim ve âgâh padişahsın ki, söylediğim övünme babından değildir. Ben ki kendi aczimi anarım ve Senin fazlını ve keremini şerh ederim. Bu hilati bana Sen giydirdin ki kendimde bu fazlı keremi görüyor ve hiç olduğumu anlıyorum. Ben bir miskin, bedbaht, câhil ve yetmiş yıllık münkirim, saçı ve sakalı dalalette ağartmışım ve ömrümü yabanda telef edip geçirmişim. Şimdi cümle ayıplarımla Sana dönüyor, belimdeki inkâr bağını kesiyor, İslâm dinine giriyor ve şehâdet kelimesini tekrar söylüyorum. Bundan önce ne işledimse boşa geçmiş saydım. Şimdi ilâhî af beratımı Sen ver ve günah kirimi Sen temizle.

Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ HAZRETLERİ’NİN SOHBETİ

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’nin Sohbeti

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ HAZRETLERİ’NİN HİKMETLİ SÖZLERİ

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’nin Hikmetli Sözleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.