Başkasını Kendine Tercih Etmenin Fazileti

Müslüman kardeşini kendine tercih etmenin fazileti ve önemi nedir? Yermük savaşında yaşanan ibretlik hadiseden günümüze çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“…Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 9)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Sizden biriniz, kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz.” (Buhârî, İmân, 7.)

YERMÜK SAVAŞINDA YAŞANAN İBRETLİK HADİSE

Hüzeyfe el-Adevî şunları nakletmiştir: Yermük savaşında amcamın oğlunu aramaya gitmiştim. Yanımda bulunan bir miktar suyu hayatta bulduğum takdirde kendisine içiririm, diyordum kendi kendime. Bir an âniden kendimi onun yanında buldum. “Sana su içireyim” dedim. Ağır yaralı olduğu için ancak “evet” diye işâret edebildi. Tam içirecektim ki, bir başka yaralı “Ah! Su!” diye inledi. Bu iniltiyi duyan amcamın oğlu suyu ona götürmemi işâret etti. Onun yanına vardığımda Hişam b. el-As idi. Kendisine, “Su vereyim mi?” diye sordum. “Evet” diye işâret edebildi. O esnada bir başkasının “Ah! Su!” diye inlediğini işittim. Hişam da o inleyen yaralıya suyu götürmemi işâret etti. Bu üçüncü yaralıya gittim ama onun ruhunu teslim etmiş olduğunu gördüm. Ben hemen Hişam’a döndüm, o da ruhunu teslim etmişti. Amcamın oğluna hemen döndüm ama onu da ruhunu teslim etmiş olarak buldum. İşte bu durum îsârdır; başkasının hayatını kendi canına tercih etmesidir. Bu hareket, kendi malına başkasının malını tercih etmekten daha üstün olan bir îsâr, bir tercihtir. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyan-21.Cilt, Erkam Yay.)

İslam ve İhsan

ÎSÂR NEDİR?

Îsâr Nedir?

PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDAN İSAR ÖRNEKLERİ

Peygamberimizin Hayatından İsar Örnekleri

CÖMERTLİK VE İSAR İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Cömertlik ve İsar ile İlgili Örnekler

CÖMERTLİK VE İSAR ARASINDAKİ FARK NEDİR?

Cömertlik ve İsar Arasındaki Fark Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.