Arefe Günü ve Kandil Gecelerinde Okunan Dua

Arefe günü ve kandil gecelerinde okunması tavsiye edilen zikirler, dualar ve okunuşları...

Yüce Allah’ın af ve merhametine sığınarak günahlardan arınma, ilâhî lütuf ve bereketlere erişebilme hemen her mü’minin temel gayesidir. İşte mübarek gün ve geceler, bu gayeye erişme imkânı veren müstesna zaman dilimleridir. Bu tür gün ve geceler, bireysel ve toplumsal hayatımızı olumlu yönde etkileyen, rahmet ve duygu yüklü anlar oluşuyla da büyük bir önem arz etmektedirler. Bu kutlu anlarda, dinî ve sosyal hayatımıza farklı bir perspektiften bakarak olumlu ve olumsuz yönlerimizi yeniden gözden geçirme imkânını elde ederiz.

Akıp giden zamanın önemli durakları olan ve ecdadımızın ayrı bir değer verdiği kandiller, öze dönüşün, yüce Yaratanımıza gönülden dua ve niyazda bulunmanın, kirlenen gönüllerimizi arındırmanın, kısaca kendimizi bulma ve bilmenin, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden kurtuluşun en güzel anlarıdır. Yüce Rabbimiz, bu tür gün ve gecelerde Peygamberimizin ifadesiyle kendisine huşû içinde yönelen kullarına rahmetini bol bol indirmekte, rızık ve şifâ kapılarını sonuna kadar açarak, bizleri sınırsız ikramlarına davet etmektedir. (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât, 191) Bu itibarla, her mü’minin dua ve niyazda bulunması gerekir.

Kandillere özgü bir ibadet biçimi yoktur. Ancak bu geceleri idrak eden mü’min bu gecelerde nafile veya kaza namazı kılar, Allah’ı tesbih eder, Kur’ân okur, dua ve niyazda bulunur. Peygamberimiz (s.a.s.); “Duaların en faziletlisi, arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz,

Okunuşu: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.”

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, O tektir, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na aittir. O, her şeye kâdirdir” sözüdür buyurmuştur. (Tirmizî, De’avât, 126)

Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, şayet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?” dedim. Şu duayı okumamı söyledi:

Okunuşu: Allahümme inneke ‘afüvvün, tuhibbu’l-‘afve fa’fü ‘annî.

Anlamı:Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.” (Tirmizî, De’avât, 85)

Bu itibarla kadir, miraç, regaib, berat ve mevlit gecelerinde bu dua yapılabileceği gibi mü’min istediği duayı yapabilir.

Kaynak: Diyanet Dualar

İslam ve İhsan

HADİSLERDE GEÇEN DUALAR

Hadislerde Geçen Dualar

KUR’AN’DA GEÇEN DUALAR

Kur’an’da Geçen Dualar

EN FAZİLETLİ ZİKİRLER

En Faziletli Zikirler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.