Adına Aldanmayın!

Adına aldanmayın! Sadece adı güzel…

Şeker kelimesi küçükler için tatlı hayaller, büyükler için hoş hatıralar ile ilişkili iken “Diabetes Mellitus” derdiyle muhatapsanız sizin için durum tam ters olacaktır. Her ne kadar Diabet ismi de artık genel anlamda bilinir olsa da meşhur ismiyle şeker hastalığı, bu ayki konumuz.

Şeker kelimesinin, bu konunun profesyonelleri için karşılığı olan glukozun vücudumuzdaki macerasından bahsedelim kısaca. Yağ ve proteinlerle birlikte temel besin öğelerimizin biri de karbonhidrattır. Tüm karbonhidratlar vücutta çeşitli kimyasal işlemlerle glukoza dönüşüyor. Bağırsaklardan emilen glukoz karaciğere getiriliyor. Hücre içine alınıp enerjiye çevrilip kullanılıyor, ihtiyaç yoksa depo formuna yönlendiriliyor. Hikayenin anahtar basamağı olan glukozun hücre içine alınması için farklı mekanizmalar olmakla birlikte insülin hormonu bu alımı 10 kat artırıyor.

Şeker hastalarında bu hormonun miktarı yeterli olmadığı için glukoz hücre içine alınamıyor ve bu mükemmel gıda maddesi vücuda zarar vermeye başlıyor.

Aslında bu yazıda amacımız size diabet hastalığı hakkında her yerde bulabileceğiniz bilgileri aktarmak değil. Size pek te aşina olmadığınızı düşündüğümüz bir bilim dalının insan vücudundaki mükemmel bir uygulamasından bahsetmek istiyoruz.

Sibernetik isminde bir bilim dalı var. Tıp, mühendislik, sosyal bilimlerin arasında kalmış bugüne kadar. Bu toprakların, ilim dünyasına hediyelerinden “İsmail Ebul İzz Bin Rezzaz El-Cezeri” 12. yüzyılda bir kitap yazar. “Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap” (El Câmi-u Beyn’el İlmî ve El-Amelî’en Nâfi fî Sınâ’ati’l Hiyel) isminde. Bu eserden alınan ilham, robot yapımına kadar götürür insanlığı.

EL CEZERİ’NİN PRENSİPLERİ

El Cezeri’nin burada anlattığı prensiplerin tıp ilmindeki karşılığını 1994 yılında Merhum Ayhan Songar Hocamızdan dinlemiştim.

Temelde iki mesajı vardı hocanın;

1- Homeostaz; yani vücuttaki her zerrenin mükemmel bir denge içinde bulunması.

2- Geri bildirim (feed back ); bu dengeyi sağlamada en iyi araç.

Pratik karşılığı şöyle;

Yüz çeşit ürünün satıldığı bir marketiniz, hemen yakınında bir deponuz var. Tedarikçiler sizin siparişlerinize göre ihtiyacınız olan malzemeyi, istediğiniz evsafta ve miktarda hazırlayıp getiriyor. Marketteki görevliler sürekli çalışıyor, şu marka ürünün satışı iyi, daha çok alalım tarzındaki mesajlarını depocuya gönderiyor, o da hemen not düşüyor, bu ürün depoda eksildi yenisi gelsin.

Ya da tam tersi aldığımız ürün tüketilemedi yenisi gelmesin hatta olanın bir kısmı bozulup başımızı ağrıtmadan elden çıkarılsın.

Onlarca personel, bir sürü bina, bilgisayarlar, taşıyıcılar, o kadar yıllık tecrübe, emek, mesai…

Alt tarafı 100 tane ürünü dengede, düzenli tutmak için.

Hem tutamazsanız ne olur? Ucunda ölüm yok ya.

En fazla iki kutu malzemenin son kullanma tarihi geçer.

Şimdi sibernetiğin insandaki uygulamasına gelelim…

Kan şekeriniz 100 mg/dL civarı tutulmalıdır. Bu değerin üzerine çıkıldığında hemen “geri bildirim” sistemi çalışıp pankreasa haber gönderir.

Biraz daha insülin lütfen

Hemen gereği yapılır.

Fazlalık olan glukoz, ekstra üretilen insülin ile tutulup hücre içine sokulup kullanılır. Asıl hayranlık uyandıran sistemin kendisinden ziyade hassasiyetin yüksekliği.

Bir desilitre, litrenin onda biri (bir çay bardağı kadar) kanda 100 mg şeker olmalı.

Bir küp şeker 4 gr (4000 mg) bunun kırkta biri 100 mg.

Türkçe meali, bir çay bardağı kadar kanda bir kesme şekerin kırkta biri kadar şeker olmalı ve bu hassas denge annenizin karnından ömrünüzün sonuna kadar böyle gitmeli.

Evinde şeker ölçüm cihazı olanlar bilir. Üç günde bir pili biter, çubuğu biter, bozulur…

Kanınızda nasıl bir sistem var ki her an kan şekerini ölçüp raporluyor, ne pil istiyor, ne sarf malzemesi.

Alırken SGK, doktor raporu da sormuyor, her gelende bu sistem standart.

Ama bir yere kadar, olması gerekenden fazla glukoz alımı sürekli hale gelirse, bir müddet sonra istenen miktarda insülin salınamaz, ya da salınan insülin artık sistemin diğer öğeleri tarafından ciddiye alınmaz. (insülin direnci)

Başıboş kalan glukoz artık zehir hükmündedir. Atılmalıdır, atılımı ciddi miktarda su gerektirir. Hastamız bol bol su içip sık sık tuvalete gider.

Mevcut glukozu kullanamadığı için ciddi enerji yokluğu ve sonucunda halsizlik, bitkinlik gelişir, tam anlamıyla varlık içinde yokluk durumu.

Bu aşamada tanı konur tedbir alınırsa diyet ve ilaç tedavisi ile durum idare edilir. Yok “ben yerim bana bir şey olmaz” diyenleri bekleyen iyi son körlük, diyaliz makineleri, düzelmeyen ayak yaraları sonucu uzuv kaybı diyelim… Kötü sonu hiç zikretmeyelim.

Aslında esas kötü son, ani ölüm gibi durumlarla da bitmiyor.

“Esas hayat ahiret hayatıdır” düsturunca, öbür tarafta da bu işlerin bir hesabı olur muhtemelen.

Üç kuruşluk elektronik aleti kurallarına uygun kullanmadığı için bozan çocuğumuza kaş çatıyorsak, bu muhteşem mekanizmayı bize emanet eden, lütfeden mülkün gerçek sahibi hesap sorar mı?

Cevabı üstadlarına bırakalım.

Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 391

 

İslam ve İhsan

ŞEKER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Şeker Hastalığının Belirtileri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.