Acı Biber Ömrü Uzatıyor

Acı kırmızı biber tüketmek, özellikle kalp rahatsızlığına ve felce bağlı ölüm riskini yüzde 13 oranında azaltıyor. Acı biber tüketmenin ömrü uzattığı bir kez daha belirlendi.

ABD'deki Vermont Üniversitesi Larner Tıp Fakültesi araştırmacıları, 2015 yılında kalp, kanser ve solunum yolu hastalıklarına bağlı ölüm riskinin düzenli acı kırmızı biber tüketenlerde diğerlerine nazaran yüzde 14 daha az olduğuna dair çalışmanın bulgularını destekler nitelikte yeni bir çalışma yürüttü.

Sonuçları "PLOS ONE" dergisinde yayımlanan çalışma, acı kırmızı biber tüketmenin, özellikle kalp rahatsızlığına ve felce bağlı ölüm riskini yüzde 13 oranında azalttığını ortaya koydu.

Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırma Anketi'ni veri tabanını kullanarak 16 bin kişinin son 23 yıllık anket sonuçlarını analiz eden araştırmacılar, katılımcıları acı biber tüketimlerine göre sınıfladı.

Araştırmayı yöneten Prof. Dr. Benjamin Littenberg ve ekibi, düzenli olarak acı biber tüketenlerde ölüm riskinin, tüketmeyenlere oranla yüzde 13 daha az olduğunu buldu.

Araştırmacılar, acı biber tüketenlerin çoğunlukla erkeklerden, gençlerden, beyaz ırktan, Meksika kökenli Amerikalılardan, evlilerden oluştuğunu belirledi. Acı biber sevenler, aynı zamanda sevmeyenlere oranla daha fazla alkol ve sigara kullanıyor, daha fazla protein ve sebze tüketiyor ve gelir düzeyleri daha düşük.

Daha önce yapılan çalışmalar, bibere acılığını veren kapsaisin maddesinin, obeziteyi engelleyen ve sağlıklı kan akışını sağlayan hücresel ve moleküler mekanizmaları harekete geçirdiğini, aynı zamanda bağırsak florasını değiştirip bağışıklık sistemini dolaylı olarak etkileyen antimikrobiyal özelliklere sahip olduğunu ortaya çıkarmıştı.

Littenberg ve ekibi, kapsaisin maddesinin bu özelliklerinin ölüm riskini azaltmada da önemli bir rol oynadığına işaret etti.

2015'te yapılan çalışmada Çinli, İngiliz ve Amerikalı araştırmacılar, 500 bin Çinlinin yeme alışkanlıklarını 7 yıl boyunca izlemiş ve düzenli olarak baharat ve acı biber tüketen kişilerdeki ölüm oranlarının diğerlerine göre yüzde 14 daha az olduğunu kaydetmişti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.