28 Şubat Sürecinde Yarım Kalan Hafızlık Hayalini Oğluyla Aynı Yıl Gerçekleştirdi

Burdur’da yaşayan Fadime Şenel, 28 Şubat sürecinde yarım kalan hafızlık hayalini, 24 yıl sonra 14 yaşındaki oğluyla birlikte gerçekleştirdi.

Üç çocuk annesi 38 yaşındaki ev hanımı Fadime Şenel, hafız olmak için gittiği Kur’an kursunun 28 Şubat 1997’de kapatılmasının ardından büyük üzüntü duydu.

Hep bir gün hafız olacağına inanan Şenel, bu konuda her fırsatı değerlendirmek istedi.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını başlamadan kısa süre önce oğlu Mustafa Talha ile hafızlık için Burdur Müftülüğünün Kur’an kursuna giden Şenel, salgın tedbirleri kapsamında kurs kapanınca, evde kaldıkları dönemde dersleri çevrim içi aldı.

Anne-oğul bu süreçte yaptıkları ezberleri birbirlerine dinleterek Kur’an-ı Kerimi sayfa sayfa ezberledi. Evde çalışırken zaman zaman zorlansalar da kendi geliştirdikleri yöntemlerle çalışmayı hiç bırakmayan Şenel ve oğlu, bir yılda hafız olmayı başardı.

İÇLERİNDEKİ HAFIZLIK HEVESİ YARIM KALMADI

Fadime Şenel, hayalini gerçeğe dönüştürmek için hep çaba gösterdiğini söyledi.

Oğluyla, müftülüğün hafızlık sınavına girerek birlikte belge de aldıklarını belirten Şenel, Allah’ın rızasını kazanmak için hafız olduklarını aktardı.

“Peygamber efendimizin hadisinde müjdelediği Kur’an ehlinden olabilmek için bu gayreti gösterdik.” diyen Şenel, ömrünün sonuna kadar Kur’an-ı Kerim’den ayrılmak istemediğini kaydetti.

Şenel hafızlıktan, bir ömrü Kur’an’a feda etmek ve onun sorumluluğuyla yaşamak olduğunu anladığına değinerek şöyle konuştu:

“28 Şubat döneminden sonra da birkaç kere hafızlığa başladım ancak evlilik hayatı olunca ilerleyemedim. Oğlum da küçük yaştan beri hep ‘Anne ben hafız olacağım’ derdi. O da çok istiyordu. İçimizdeki hafızlık hevesi yarım kalmasın diye oğlumla evde çalışmaya devam ettik. Birlikte çalıştık, evde hafızlığı bitirdik. Bizim için eve kapanma büyük bir fırsat oldu. Çocuğumun okula gitme ve dışarıda oynama durumu da olmadığı için sürekli çalıştık.”

BABA HAFIZ, KÜÇÜK ÇOCUK DA AYNI YOLDA

Ezber yaparken Kur’an-ı Kerim’in anlamından da yararlandıklarına dikkati çeken Şenel, ayetlerin anlamını okumanın ezber yapmada kolaylık sağladığını dile getirdi.

Mustafa Talha Şenel de hafız olmayı çok istediğini, gerçekleştirdiği için mutlu olduğunu anlattı.

Hafızlığın yanında fen lisesini de kazandığını dile getiren Şenel, “Çok zorlandığım zamanlar oldu ancak elhamdülillah bitirdik. Annem, beni hiç yalnız bırakmadı. Mesela canım ezber yapmak istemediğinde annem sevdiğim bir yemek yapardı. Yemeği yedikten sonra birlikte çalışırdık. Bazen de ben annemin sevdiği şeyleri yapardım. Böylece birbirimizi teşvik ede ede aynı anda hafız olduk.” diye konuştu.

Pazar Camisi’nde müezzin olarak görev yapan 43 yaşındaki baba Adem Şenel, 1992’de Burdur’da hafızlığını tamamladığına işaret ederek, “Eşimin ve büyük oğlumun da hafızlığı bitirmesi beni çok mutlu etti. 10 yaşındaki küçük oğlum Yavuz Selim de hafızlığa başladı, Allah ona da bitirmeyi nasip etsin.” dedi.

İl Müftüsü Enver Türkmen de müftülük olarak her zaman Kur’an hizmetlerinin yanında olduklarını, anne ve oğlunu tebrik ederek belgelerini verdiklerini ifade etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.