2017 Hicri Yılbaşı Ne Zaman?

Hicri Yılbaşı, veya 1 Muharrem (kameri) hicri takvime göre Zilhicce ayının son gecesini Muharrem ayının birinci gününe bağlayan zaman dilimidir. Yani Muharrem ayı, hicrî kamerî yılın birinci ayıdır ve Müslümanlar'ın ibadetlerini ayarladıkları Hicri takvimin de miladıdır. Hicri Yılbaşı bu yıl 21 Eylül 2017 tarihinde kutlanacak.

Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali’nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüştür. Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah’a ve O’nun Elçisi Rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur. Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, evlattan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsü; Yüce dinimizin rahmet yüklü mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan nebevi yolculuğun adıdır. Öyle ki tebliğ hicreti doğurmuş, hicret ise tebliği yoğurmuştur. Kısaca hicret Müslümanlar için bir milattır. Hicret, Allah yolunda fedakârlığın, yardımlaşmanın kardeşliğin zirvesidir.

"MUHARREM AYI" İSLAM ALEMİ İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

"Haram kılınmış" ve "hürmete layık" anlamlarına gelen muharrem ayı, İslam alemi için büyük önem taşıyan aylardan biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca aşure günü de (muharremin 10. günü) Hicri tarihin başlangıcı olan muharrem ayında yer alıyor. Aşure günü, Yahudilik ve Hristiyanlığın yanı sıra İslamiyet öncesi cahiliye döneminde de önemli kabul ediliyordu.

Aşure gününe ilişkin İbn-i Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Hz. Peygamber Medine'ye geldiğinde, Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü. 'Bu nedir?' diye sordu. 'Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah'ın İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardığı, bu sebeple de Musa'nın oruç tuttuğu gündür' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, 'Ben Musa'ya sizden daha layığım' buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç tuttu hem de başkalarına oruç tutmalarını emretti."

AŞURE GÜNÜ ORUÇ TUTULMALI

Aşure günü oruç tutulması uygulaması, Ramazan orucu farz kılınana kadar devam etti ve "Ey iman edenler, Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere olduğu gibi size de farz kılındı." (Bakara, 183) ayeti inince, aşure orucu, isteyenin yaptığı ibadet haline geldi.

Hz. Peygamber, "Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı, Allah'a izafetle (Allah'ın ayı denilerek) şereflendirilen muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise geceleyin kılınan namazdır." hadisiyle muharrem ayının önemine işaret etti.

Rivayete göre, muharrem ayının 10. gününde başka bazı önemli olaylar da yaşandı. Hz. Nuh'un gemisi tufandan kurtulup, Cudi Dağı'na aşure günü oturdu. Hz. Ademin tövbesi kabul edildi. Hz. İbrahim, Nemrut'un ateşinden kurtuldu. Hz. Yakub, oğlu Yusuf'a kavuştu. Hz. Musa ve İsrail oğullarının firavunun zulmünden kurtulmaları aynı günde gerçekleşti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • 21 Eylül 2017 Perşembe günü başlıyor

    müslümanların yeni yılı hangi ay ve gündür eylül 20 si diye okudum başka bir yerde ekimin 2 si diye okudum anlamadım bilgilendirirseniz sevinirim allah razı olsun

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.