Telefon ve Tablet 'susturucu' Gibi Kullanılıyor

Sağlık Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe, Dijital Oyun Bağımlılığı Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, son yıllarda ortaya çıkan ve yaygınlığı gün geçtikçe artan bağımlılık türlerinden birisinin de dijital oyun bağımlılığı olduğunu söyledi. Meşe, "çocuğun eline tablet, telefon vereyim, evde otursun, ben de dinleneyim ya da işimle ilgileneyim" yaklaşımının ebeveynlerin kolayına geldiğini söyledi.

Dijital oyun bağımlılığında, çocukların ve geleceğin risk altında olduğuna işaret eden Meşe, "Bu sorun tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir. Sağlık Bakanlığı olarak bu konuyu çok önemsiyoruz. Bu konuda çalışmak ve eylem planları oluşturmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLARIN YÜZDE 80'İ İNTERNETİ OYUN OYNAMA AMACIYLA KULLANIYOR

Meşe, araştırma sonuçlarına göre, çocukların yüzde 46'sının hemen her gün internet kullandığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"6-15 yaş grubu çocuklar, interneti, ilk sırada yüzde 85 ile ödev veya öğrenme, ikinci sırada yüzde 80 ile oyun oynama amacıyla kullanmaktadır. Ben de bir anneyim ve biz annelere burada çok büyük görevler düşüyor. Bu işe önce erişkin işi ile başlamamız lazım. Biraz da çocukları bizler teşvik ediyoruz. Kolayımıza geliyor. Yemek yedirirken eline internetten bir oyun veya bir çizgi film açmak. Hepimiz çalışan anneleriz. Çocuğu gelince bir parka götürmek zorumuza mı gidiyor? 'Eline tablet, telefon vereyim evde otursun, ben de dinleneyim ya da işimle ilgileneyim.' Annelerin ve babaların kolayına geliyor. Bir 'susturucu' gibi kullanılabiliyor bazen. Çuvaldızı önce anne, babalara batırmamız lazım. Neden bu çocuklar oyun bağımlısı oluyor?"

Meşe, çocukların ruhsal boşluğunu da bu şekilde doldurduğunu ifade ederek, oysaki anne, babaların bu boşlukları sevgiyle doldurması, çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmesi gerektiğini söyledi.

Belediyelere de bu konuda çok önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Meşe, "Güvenli oyun parkları oluşturulmasıyla bu çocuklarımızı kurtarabiliriz. Onlar zaten çok saf. Biz nasıl şekillendirirsek onlar öyle şekilleniyorlar." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.