üftade hazretleri

Allah'ı Zikreden Çiçekler

İnsanoğlu kâinâttaki muazzam tablodan ibret alarak aslî vazîfesinin şuuruna varmalı ve Rabbini zikretmekten gâfil kalmamalıdır.

Aziz Mahmud Hüdayi Bu Hacca Çok Şaşırdı

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin Bursa kadısı olduğu yıllarda önüne garip bir dâvâ geldi. Bir kadın, kocasından şikayetçi olarak hocaya hacca gittiğini anlattı. Hoca, bakın ne yaptı?

Hüdâyi Tâcının Özellikleri

islamveihsan.com sitemizin logosunun içerisinde de bulunan  Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerine ait “Hüdayi Tâcı” ne anlama geliyor?

Merhamet Ahlakı

Allah dostlarının en önemli prensibi Allah’ın emirlerini tazim, kullarına da şefkat göstermektir. Onların Hakka samimi ibadetleri pek çok yazının konusu olmuştur, onların oruçları, halvetleri, namazları güzel olduğu gibi Allah’ın kullarına olan şefkatleri de dikkat çekicidir.

Hüdayi Hazretlerine Manevi İşaret Geldi

Yalnızca üç sene gibi kısa bir zamanda Üftâde Hazretlerinin baş talebesi durumuna gelmiş bulunan Hüdâyî Hazretlerinin bu yükselişi dolayısıyla eski dervişândan bâzılarında hoşnudsuzluk görülmeye başlamıştı. Bunun farkına varan Üftâde Hazretleri, onların gönül âlemlerini tashîh için şu güzel usûle başvurdu...

Üftâde Hazretleri Kimdir?

Üftâde Hazretleri, Aziz Mahmud Hüdâyî’nin şeyhi, mutasavvıf-şairdir.

Çiçeklerin Zikrini Duyan Derviş

Üftâde Hazretleri, müridlerinin halini görmek için yaptığı sınavdan yalnız Aziz Mahmud Hüdayi başarılı çıktı.

Abdest Suyunu 'zikrullah' İle Isıttı

Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri, Hz Üftade'nin yanında manevi eğitimini gördüğü sırada gösterdiği keramet, şeyhinin artık ona manevi vazife tayin etme vaktinin geldiğini işaret ediyor.  

Hüdâyi Hazretleri'nin Nefis Terbiyesi

Üftâde Hazretleri'ne intisâb eden Hüdâyî Hazretleri, O’nun yanında sıkı bir riyâzat ve nefs terbiyesine başladı. İşte Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri'nin manevi yolda yaşadığı nefis terbiyesi ve bunları bir bir aşma macerası.

Hüdâyi Hazretleri Manevi Yola Nasıl Girdi?

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri, Üftâde Hazretleri'ne intisab etmesine dair anlatılan menkıbe... 

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.