Soğuktan Donuyorum

Suriye'nin Türkiye sınır hattındaki kamplarda barınan ve sel felaketinde çadırsız kalan en az 32 bin sivil yardım bekliyor.

Sivillerin yardımına koşan "Suriye Müdahale Koordinatörleri" adlı sivil toplum kuruluşunun verilerine göre, İdlib'in kuzey kırsalında Suriye'nin Türkiye sınır hattındaki Atme kamplar bölgesinde 26 Aralık'ta başlayan şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen selde 22 sığınmacı kampı sular altında kaldı ve 67 kamp olumsuz etkilendi.

Selde en az 220 çadır yıkıldı ve 550 çadırı su bastı.

En az 32 bin sivilin de yardıma muhtaç olduğu açıklandı.

Selden etkilenen aileler, kurtarabildikleri birkaç parça eşyayla çamur ve sular altında kalan çadırlarından uzakta yardım bekliyor.

"SOĞUKTAN DONUYORUM"

Sel mağduru Um Hüseyin, yaptığı açıklamada, barındıkları çadırın duvarının yıkıldığını ve eşinin hastanelik olduğunu söyledi.

Um Hüseyin, selden komşularının yardımıyla kurtulduklarını belirterek "Yemek, çatı, hasır ve elbisem kalmadı. Şu an camide yaşıyoruz. Komşular kahvaltıyı bize camiye getirdi. Üzerimdeki elbise bile komşulardan, soğuktan donuyorum." diye konuştu.

"AÇLIKTAN ÖLÜYORUZ. ÇADIRIMIZ KAMPLA GİTTİ"

4 aylık çocuk annesi Huda Kasım da 25 aileyle çadırdan örülen ve içinde ısıtma olmayan bir camiye sığındıklarını söyledi.

Huda, "Yiyecek yok, kaşık yok, tabağımız yok. Çocuklarımız üşüyor. Sünger ve battaniye lazım. Allah'ın rahmetinden başka hiçbir şeyimiz kalmadı. Açlıktan ölüyoruz. Çadırımız kampla gitti. Şu an hiçbir eşyamız kalmadı." dedi.

70 yaşındaki Hüseyin Halit Abdo da selin çadırı bastığı an çocuklarının kendisini sırtlarında taşıyarak kurtardığını anlattı.

Abdo, su seviyesinin en az 2 metreye yükseldiğini, kadınlar ve çocukların komşulara sığındığını ve çok sayıda kişinin sokaklarda kaldığını söyledi.

"İLAÇ, GIDA KOLİSİ, BATTANİYE VE SÜNGER LAZIM"

Sel mağduru Usama Kasım, "Şu an çocuklar ve kadınlar bir yerde, erkekler başka bir yerde kalıyorlar." diye konuştu.

Sel mağdurlarının çadıra ihtiyaçları olduğunu belirten Kasım, "İlaç, gıda kolisi, battaniye ve sünger lazım." ifadelerini kullandı.

İdlib'in kuzey kırsalında Suriye'nin Türkiye sınır hattındaki Atme kamplar bölgesinde 26 Aralık'ta başlayan ve 3 gün süren yoğun yağmur nedeniyle meydana gelen selde, 22 sığınmacı kampı sular altında kalmış ve 67 kamp olumsuz etkilenmişti.

SURİYE'YE DESTEK OL

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.