Musullular Evlerine Dönemiyor

Bağdat'taki sığınmacı kampında yaşayan iç göçmenler, bölgeleri DEAŞ'tan kurtarılmasına rağmen, meskenlerinin yıkılması, aşırı güvensiz ortam, işsizlik, altyapı ve hizmet eksikliğinden dolayı evlerine dönmekten korkuyor.

Irak'ta terör örgütü DEAŞ'ın yaklaşık 3 yıl elinde tuttuğu ve 9 ay süren askeri operasyon sonucu geri alınan Musul'a sivillerin tam manasıyla dönüşü, ev, iş, altyapı ve asayişle ilgili ciddi sorunlar nedeniyle uzun yıllar alacağa benziyor.

Şiddetli çatışmalara sahne olan Musul kent merkezinde büyük yıkım yaşanırken, halk, hayatın vazgeçilmezleri "mesken, güvenlik, hizmet ve maddi gelirden" yoksun durumda.

Musul kent merkezinin doğu yakası sakinlerinden Nadiya el-Cuburi de tıpkı yüz binlerce sivil gibi DEAŞ'ın 10 Haziran 2014 tarihinde kenti ele geçirmesinden sonra evini terk etmek zorunda kaldı.

Cuburi, Bağdat'ın Üniversite Mahallesi'ne yakın bir bölgede çoğunlukla Musul'un batı yakasından gelen yaklaşık 400 ailenin ikamet ettiği sığınmacı kampında çocuklarıyla birlikte zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.

Başkent Bağdat'tan sonra ülkenin ikinci büyük kenti Musul DEAŞ'tan tamamen temizlenmesine rağmen, Cuburi gibi birçok Musullu güvenlik endişeleri ve imkanların yetersizliğinden dolayı evlerine dönemiyor.

ASAYİŞ ÇOK YETERSİZ OLDUĞU İÇİN MUSUL'A DÖNEMİYORUZ

Memleket hasretiyle yanan Musullu anne, "Savaş, evimi yıktı. Memleketimde sığınacağım bir yer kalmadı. Su, elektrik altyapısı tamamen çöktü. Asayiş çok yetersiz. Bu yüzden Musul'a dönemiyorum." dedi.

Kentin tamamen kurtarıldığının resmi bir şekilde duyurulmasına rağmen Cuburi, "DEAŞ militanlarının Musul'daki varlığı devam ediyor ve oradan çıkarılmış değiller. Her an ortaya çıkabilecekleri gibi, ileride bize sorunlar da çıkarabilirler." iddiasıyla endişelerini dile getirdi.

Kampın zor şartlarına rağmen Cuburi, geride bir şeyinin kalmadığı Musul'daki evine dönmeyebileceğini belirtiyor.

KURTARILAN BÖLGELERİN İNŞASI 10 YIL SÜREBİLİR

Musul vilayetinin şu anki nüfusu hakkında net ve kesin bilgiler olmamasına rağmen, Irak'ın resmi kurumlarının verilerine göre DEAŞ öncesi kentin nüfusu 2 milyon 400 bin civarındaydı.

Irak Göç ve Göçmenler Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler'in verilerine göre 9 ay süren Musul'u DEAŞ'tan kurtarma operasyonunun sonucunda yaklaşık bir milyon Musullu evlerini terk etti.

Göç ve Göçmenler Bakanlığı Sözcüsü Nevruz Settar, AA muhabirine, "Musul'un kurtarılan bölgelerine dönen ailelerin sayısı 258 bine ulaştı. Bakanlığımız iç göçmenlerin evlerine dönüşü için her türlü hazırlığı yapmaya devam ediyor." dedi.

Settar, "Bakanlığımız tüm iç göçmenlerin en kısa zamanda evlerine dönmesini istiyor ancak sivillerin karşılanamayacağı ve yetersiz hizmetlerin olduğu bölgelere değil." dedi.

Irak Planlama Bakanlığı kısa bir süre önce yayımladığı bir raporda, Musul'u DEAŞ'tan kurtarma operasyonu sonucu sivillerin yerleşim merkezleri dahil olmak üzere kentin yüzde 80'inin yıkıldığını belirtmişti.

Söz konusu raporda, Musul başta olmak üzere DEAŞ'ın elinden kurtarılan bölgelerin yeninden inşası için yaklaşık 100 milyar dolarlık bir bütçe ile 10 yıllık bir süreye ihtiyaç olduğuna yer verilmişti.

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, 10 Temmuz tarihinde Musul kent merkezinin tamamen DEAŞ'tan geri alındığını duyurmuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.