Kutsal Topraklarda Sınırsız Hizmet

Diyanet İşleri Başkanlığı, kutsal topraklarda kurduğu hastane, yemek üretim tesisi ve ekmek fabrikasıyla hacı adaylarına hizmet veriyor.

Başkanlığın Mekke'de kurduğu 120 yataklı hastane ile diğer tesisler gazetecilere tanıtıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke Ayniyat ve İaşe Ekip Başkanı Muhammed Zeyid Özel, yaptığı açıklamada, yemek üretim tesislerinin yaklaşık 10 bin metrekarelik alana sahip olduğunu belirtti.

Tesislerde, günde 55 bin kişilik yemek yapıldığını anlatan Özel, yemeklerde kullanılan ürünlerin çoğunun Türkiye'den getirildiğini bildirdi.

HACI ADAYLARINA VERİLEN KUMANYALAR

Özel, Diyanet İşleri Başkanlığının bu yıl başlattığı uygulama kapsamında hacı adaylarına verilen kumanyaların da tesislerde hazırlandığını ifade etti.

Kumanya dağıtımının Arafat vakfesi sırasında da gerçekleştirileceğini söyleyen Özel, Arafat'taki kumanyalara Türkiye'den getirilen "yaprak sarması" gibi özel yiyeceklerin de ilave edileceğine dikkati çekti.

Ekmek fabrikasında poğaça ve kruvasan da üretildiğini aktaran Özel, Diyanet İşleri Başkanlığının yemek üretim tesislerinin önceki yıllarda Mekke Belediyesinden "en iyi mutfak" ödülünü aldığını, bu yıl da ödüle aday olduklarını sözlerine ekledi.

13 HACI ADAYI HAYATINI KAYBETTİ 

Mekke Sağlık Ekip Başkanı Dr. Faruk Görgülü, hastanede düzenlediği toplantıda, 120 yataklı hastane, 4 sağlık merkezi ve 11 sağlık ocağı ile hacı adaylarına hizmet verdiklerini söyledi.

Tedavilerde Türkiye'den getirilen ilaçların kullanıldığına işaret eden Görgülü, Arafat'ta ise sağlık hizmetlerini yürütmek amacıyla 3 çadır hastane kurulacağını bildirdi.

Sağlık hizmetlerinde 418 kişinin görev aldığını vurgulayan Görgülü, bugüne kadar 37 bin kişinin muayene edildiğini ifade etti.

Görgülü, Mekke'de 11, Medine'de ise 2 hacı adayının hayatını kaybettiğini aktardı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.