Kendi Engelini Unuttu Evladına Şifa Arıyor

İç savaşta bir bacağını kaybeden, sırtında mermiyle yaşamını sürdüren baba Munzır Nezzen, doğuştan el ve bacakları olmayan üç yaşındaki oğluna uzanacak şifa elini bekliyor.

Suriye'deki iç savaşta sağ bacağını kaybeden, sırtına isabet eden mermiyle yaşamını sürdürmek zorunda kalan Munzır Nezzen, doğuştan el ve bacakları olmayan, sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle sadece mama yiyebilen oğlu Mustafa'nın sağlığına kavuşması için uzanacak şifa elini bekliyor.

Ülkelerindeki olaylarda yaralanan ve bir bacağını kaybeden Munzır Nezzen, oğlu Mustafa'nın sağlık sorunları nedeniyle Türkiye'ye geldi.

Eşi ve biri engelli iki çocuğuyla bir yıl önce Hatay'ın Reyhanlı ilçesine yerleşen baba Nezzen, kendi engelini bir yana bırakarak, el ve bacakları olmayan, sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle sadece mamayla beslenen üç yaşındaki oğlu Mustafa'ya şifa bulmak istiyor.

Baba Nezzen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İdlib'de altı yıl önce yaşadıkları bölgenin bombalanması sonucu evlerine isabet eden bombalarda bir bacağını kaybettiğini söyledi.

Rejim askerleri tarafından açılan ateş sonucu da vücuduna üç mermi isabet ettiğini dile getiren baba Nezzen, geçirdiği dört ameliyata rağmen vücudundaki bir merminin çıkarılamadığını kaydetti.

Nezzen, kendi rahatsızlıklarına, engeline rağmen en büyük üzüntüsünün doğuştan el ve bacakları olmayan, sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle sadece mamayla beslenebilen oğlu Mustafa olduğunu aktardı.

Oğlunun, rahatsızlıklarıyla ilgili ellerinden birşey gelmediğini dile getiren baba Nezzen, oğluna şifa bulmak için Türkiye'ye geldiğini belirtti.

Suriye'de oğlunun rahatsızlığıyla ilgili bir şey yapamadıklarını aktaran baba Nezzen, "Mustafa'nın sindirim sisteminde problem var. El ve bacakları da doğuştan yok. Üç yaşındaki oğlumun yanından bir an olsun ayrılamıyoruz. Mamadan başka bir şey yediremiyoruz. Bir şey yiyemeyen oğlumun en azından sindirim sistemi rahatsızlığının tedavi edilmesini bekliyorum." diye konuştu.

"KENDİMİ BIRAKTIM, ÇOCUĞUMA YARDIM EDİLMESİNİ BEKLİYORUM"

Nezzen, oğlunun yaşının küçük olması nedeniyle hiçbir şeyin farkında olmadığını kaydetti.

Tek dileğinin oğlu Mustafa'nın sağlına kavuşması olduğunu belirten baba Nezzen, "Kendimi bıraktım, çocuğuma şifa elinin uzatılmasını bekliyorum." dedi.

AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.