Kalbin Orucu Nasıl Olur?

Altınoluk Dergisi bu sayısında “Kalbin orucu”nu gündemimize getirerek, adeta merkezi bir dirilik halinin bütün uzuvlara ve hayatın tamamına yansıması gibi hassasiyet çağrısı yapmış oluyor.

Altınoluk, sunuş yazısında bu sayısını şöyle anlatıyor:

"Ramazan’a eriştik elhamdülillah.

Artık önümüzde Ramazan’ı en iyi şekilde değerlendirmek, başka bir ifadeyle Ramazan’ın hakkını vermek gibi bir sorumluluk var.

İslam’la ilişkimiz, ancak hakkı verilebildiği takdirde gerçek değerini bulur.

İslam’la ilişkimizin ise, inanç boyutu var, ibadet boyutu var, muamelat, ukubat, ahlâk boyutu var.

Her birinin hakkını vermek.

İnanç çerçevesine ne giriyorsa onların hakkını vermek. Allah’a iman nasıl olması gerekiyorsa, ahirete iman nasıl olması gerekiyorsa, Kur’an’ın hukuku neyse, Rasulullah’ın hukuku neyse vb... onları görmek ve içini hem kalbi manada hem fiili manada doldurmak.

İbadet çerçevesine ne giriyorsa hâkeza onların hakkını vermek... Namaz nasıl olması gerekiyorsa, oruç, hac, zekat nasıl olması gerekiyorsa onları bilmek ve yaşamak...

İşte bu ay, Ramazan, oruç ayı ve orucun hukuku var.

Altınoluk bu sayısında “Kalbin orucu”nu gündemimize getirerek, adeta merkezi bir dirilik halinin bütün uzuvlara ve hayatın tamamına yansıması gibi hassasiyet çağrısı yapmış oluyor.

Oruç açlıktan ibaret kalmasın, dert bu.

İçi dolsun orucun.

Oruç öyle tutulsun ki, orada biriktirilen kalbi enerji, yılın diğer zamanlarında ve hayatın her alanında ruhumuzu besleyici bir kaynağa dönüşsün.

“Kalbin orucu”nu anlayalım onun için.

Bu konuda, dergimizin bu sene okuyucularına hediye olarak verdiği “İbadetten kulluk şuuruna” isimli, Prof. Dr. Saffet Köse hocamızın hazırladığı eserin “Oruç bölümü”nde aşağı yukarı 30 sayfalık çok ince işlenmiş bir değerlendirme var.

Saffet Hoca ile bu sayımızda, “Kalbin orucu” üzerine bir mülakat yaptık. Hep birlikte okumalıyız.

Başka yazılarımız da var aynı çerçevede.

İstiyoruz ki “Kalbin orucu” diye bir gündem oluşsun hepimiz için.

İnşaallah oradan yürüye yürüye, Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin müjdelediği Cennete çıkar yolumuz.

Cennete çıkmayan yollardan kaçınmak lâzım.

Ramazan’ımız mübarek olsun. Oruçlarımız Rabbimizin hoşnud olacağı oruçlar olsun. Bayramımız da şimdiden ebedi bayramların nişanını taşısın.

Sizleri Altınoluk’la başbaşa bırakıyor, saygılar sunuyoruz. Allah’a emanet olunuz."

Ayrıntılı Bilgi: www.altinoluk.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.