İslam Dünyasının Acı Gerçeği

Ortadoğu’da yeni dengeler ve güç mücadelesi nasıl olur bilinmez ama yaşananlar terörle mücadele kılıfı altında âdeta bir tiyatro oyununu andırıyor. Kimin kiminle iş tuttuğu, kimin kiminle müttefik, kiminle kanlı bıçaklı olduğu neredeyse günü birlik değiştiği bu kaotik ortamda, Ortadoğu’nun sınırları yeniden şekillendiriliyor.

Eski dünya, yeni dünya, bütün akvâm-ı beşerin toplanıp güç gösterisinde bulunduğu Ortadoğu nereye sürükleniyor? Yıllardır huzura, istikrara hasret bu kederli coğrafyanın sürüklendiği meçhul, bugünlerde dünya gündeminin en kritik sorusu olarak tartışılıyor.

Şurası artık çok net; Suriye’deki kriz, artık bir Suriye krizi değil... Irak’taki kavga, artık Irak’ın bir iç meselesi değil... Kavga da sınırları da çok daha büyük… Kavganın tarafları çok ama çok fazla…

Doğusundan batısına neredeyse dünyanın bütün güç merkezleri, devletleri, örgütleri, enerji şirketleri var Ortadoğu’yu kan gölüne döndüren bu kavganın tam ortasında.

1916’da Sykes-Picot anlaşması ile Fransızlar ve İngilizler tarafından çizilen Ortadoğu haritasının artık hükmünün kalmadığını söylemek mümkün. Pek çok uluslararası analizde bu gerçek dillendiriliyor zaten.

Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerektiği vurgusu, klişesi sürekli dillendiriliyor da bu aşamadan sonra bu ülkelerin hatta Ortadoğu’nun diğer ülkelerinin toprak bütünlüğünün korunabileceği ihtimali her geçen gün biraz daha zayıflıyor.

TERÖRLE MÜCADELE KILIFI

Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oldukça yerinde tespitiyle Ortadoğu’da at izi it izine karışmış durumda. Terör ve IŞİD herkesin dilinde. Ancak özellikle Batılı emperyal devletlerin, Suriye ve Irak’ın semalarında uçarak bomba yağdıran 25 farklı devletin terörle mücadele gibi bir önceliği var mı Allah aşkına? Öncelikler çok farklı.  Bir tiyatro oyunu oynanıyor terörle mücadele kılıfı altında.

Kimin kiminle iş tuttuğu, kimin kiminle müttefik, kiminle kanlı bıçaklı olduğu neredeyse günü birlik değiştiği bu kaotik ortamda, Ortadoğu’nun sınırları yeniden şekillendiriliyor velhasıl.

Ortadoğu’nun geleceğinde rol almak için yoğun bir savaş veriliyor. Artık vekâlet savaşları değil bizzat sahadalar, küresel emperyalistler, bölgesel aktörler ve devletler… Sözüm ona terörle mücadele için bölgeye bodoslamasına giren Rusya, zulümde, vahşette Esed rejimi ile yarışıyor artık… Sözüm ona adında İslam Cumhuriyeti yazan devlet, Cuma hutbelerinde kadın çocuk demeden Müslümanları katleden Putin için muvaffakiyetler niyazında bulunuyor.

ORTADOĞU NEREYE SÜRÜKLENİYOR?

Acı ama bu coğrafyanın, İslam dünyasının gerçeği bu…

Peki, Ortadoğu’nun nereye doğru sürüklendiğine ilişkin neler söylenebilir?

Uluslararası mahfillerde hangi senaryolardan bahsediliyor Ortadoğu’nun yakın ve uzak geleceğine ilişkin? Ortadoğu’da değişen dengelerde ABD, Batı ve Rusya neye oynuyor? S. Arabistan öncülüğünde kurulan teröre karşı İslam ittifakı neyin nesidir? Ortadoğu’nun geçtiği bu kritik süreçte Türkiye’yi neler bekliyor? Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeniden reel politik mi devreye giriyor? Türkiye, hemen her konjonktürde arkasında durduğu, sahiplendiği Filistinlileri yüz üstü mü bırakıyor?  Ortadoğu’daki bu büyük kavgada enerjinin etkisi nedir?

Bunun gibi yığınla soru var Ortadoğu ve dünya gündemine ilişkin…

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 359. Sayı, Ocak 2016

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.