Hayırsever Çiftçiden Örnek Davranış

Bingöl’de bir hayırsever, bahçesinin yanından geçenlerin yemeleri için bahçe çeperine astığı “göz hakkı sepeti”ne çeşit çeşit meyveler bırakıyor.

Bingöl’ün merkez Beyaztoprak köyünde bir hayırseverin, bahçesinin yanından geçenlerin yemeleri için bahçe çeperine astığı “göz hakkı sepeti”ne çeşit çeşit meyveler bırakması takdir topluyor.

Bahçe sahibinin uygulamasını örnek bir davranış olarak nitelendiren vatandaşlar, alınan her bir meyve için hayır duasında bulunduklarını belirttiler.

Yoldan geçen insanların yemeleri için meyve ve sebze bahçesinden topladığı ürünleri sepete bırakan Ömer Çakır, bu uygulamayı ürünlerin olgunlaştığı dönemde başlatıp, sonbaharın sonuna kadar devam ettirdiğini söyledi.

İnsanların, meyvelerinden yemelerinin hoşuna gittiğini dile getiren Çakır, “Meyvelerden ilk olarak erik, daha sora şeftali, salatalık, elma ve armut çıkıyor. Bunları getirip bırakıyorum. Bu yoldan gelip geçen herkes istediğini alıyor. Meyve bitince tekrar getirip koyuyorum. Meyve devam ettiği müddetçe bu sepete bırakmaya devam ediyorum. Meyveyi hep satacak değiliz ya. Burada insanların yemesi benim daha çok hoşuma gidiyor.” dedi.

“İNSAN, İYİLİK YAPMASI İÇİN VARDIR”

İyilik yapmanın kişileri değerli kıldığını ifade eden Çakır, şunları söyledi: “Bahçemin yanında insanlar gelip gidiyor. Göz hakkı denen bir şey var. Bahçeler genelde tel örgü gibi şeylerle kapalı olduğu için kimse giremiyor. Giremeyen insanların gözü kalıyor. Onun için buraya mevsimine göre sebze ve meyve bırakıyorum ki geçen insanlar alsın. Bu yaptığım hareket insanlar içindir çünkü insan değerlidir. Bu hareketimle insanlara değer veriyorum. İnsanlar ne kadar güzel olursa ve güzel şeyler yaparsa dünya da o kadar güzel olur. Dünya, insanlarla değerli olur. İnsanlar sıkıntılı olursa dünya da sıkıntılı olur. Dünyada güzel şeyler yapıldıkça daha da güzel olur. İnsanlığın gereği güzel şeyler yapmaktır. İnsanda bir mana var, ona göre değerlidir. Onu yaşamıyorsa ne kıymeti olabilir? İnsan, iyilik yapması için vardır.”

Yoldan geçerken “göz hakkı sepeti”nden meyve yiyen köy sakinlerinden Ömer Aşkın, bu uygulamanın güzel bir örneklik teşkil ettiğini söyledi.

“İNŞALLAH BU GİBİ ÖRNEKLER ÇOĞALIR”

Bahçe sahibinin eskimeyen bir iyiliği ortaya çıkardığını anlatan Aşkın, “İyiliği ve güzelliği insanlarla paylaşmak adına yapıyor. Burası köyümüzün en işlek caddesi. Gelip geçeni çok oluyor. Ben de bu köydenim. Ömer amcamızın burada astığı sepet dikkatimizi çekti. Bu, daha fazla insanın bu gibi uygulamaları yapmaları adına iyi olur diye düşünüyorum. Günümüzde içimizi karartan birçok şey görüyoruz. Ömer amcanın bu hareketi iyilerin ölmeyip, yaşadığının bir göstergesidir. Bu hayır ve iyilik sepeti herkese iyi bir örnek olur. Göz hakkı bu olsa gerek. Göz hakkı, telden ya da bahçeye girip bir şey çalmak değildir. Allah Ömer amcanın hayrını kabul etsin. Bu hareket bir ilk. İnşallah bu gibi örnekler çoğalır. Canımız her meyve istediğinde artık buradan geçiyoruz.” şeklinde konuştu.

Köylülerden Ömer Büyükgönül ise “Ömer amca bu köyün hayırseveridir. Burada hayır için güzel bir etkinlik yapıyor. Bu hareketi cennetlik bir hareket olarak görüyorum. Biz de yolda geçerken canımız çekince alıp yiyoruz. Allah ondan razı olsun.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (İLKHA)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.