Fildişi'nde Hüdayi Vakfı'ndan Ramazan Yardımı

Hüdayi Vakfı'nın Fildişi Sahili’ndeki partner kuruluşu AİDE (İhsan Gelişim ve Eğitim Derneği) eğitim ve insani yardım alanında projeler üretiyor. AİDE Başkanı Ali Orhan Pehlivan Fildişi Sahili’nde yaptıkları yardım faaliyetlerini ve Ramazan’ı anlattıyor.

AİDE Başkanı Ali Orhan Pehlivan Fildişi Sahili’nde yaptıkları yardım faaliyetlerini ve Ramazan’ı şu şekilde ifade ediyor:

Atlas Okyanusu kıyısında, Afrika kıtasının batısında yer alan Fildişi Sahili, zengin doğal kaynaklara ve ekonomik değerlere sahip olmasına rağmen sömürü düzeni, siyasi istikrarsızlık ve şiddet olayları nedeniyle adeta varlık içinde yokluğu yaşıyor. Gelir dağılımındaki dengesizlik nedeniyle nüfusunun yüzde 80’ninin yoksulluk içinde yaşadığı ülkede insanlar genellikle tek göz odalardan oluşan; içerisinde mutfak, banyo ve tuvaleti bulunmayan barakalarda yaşıyor. Sıcaklığın ve nemin aşırı yüksek olduğu kentte, kanalizasyon sisteminin bulunmadığı yerleşim yerlerinde atık sular, kokunun yanı sıra salgın hastalıklara neden oluyor.

MESCİDLERE İHTİYAÇ VAR

24 milyon olan ülke nüfusunun yüzde 48’ini Müslümanların oluşturduğu Fildişi Sahili’nde çok sayıda mescide ihtiyaç bulunmaktadır. Toprak zeminin derme çatma usullerle düzlenerek, üst kısmının ise çalı çırpı ile kapatılarak yapılan mescitler % 80-90, zemini beton olan mescitler ise ancak % 15-20 civarındadır. Müslümanların yaşadığı yerleşim yerlerinde ve yeni Müslüman olanların bulunduğu köylerde hem topluca ibadet edebilmek hem de tebliğ ve irşat vazifeleri için yeni mescitlerin inşa edilmesi bu anlamda büyük önem arz etmektedir.

AFRİKA’DA EN ÇOK İLGİLENİLMESİ GEREKENLER; DUL VE YETİMLER

Açlık ve fakirliğin olduğu Afrika ülkelerinde dul ve yetimler en çok ilgilenilmesi gereken kişiler. Fildişi Sahili’nde de 2008-2011 yılları arasında ülkede yaşanan iç savaş geride çok sayıda dul ve yetim bırakmış durumda. Ülkedeki yetimhanelerin büyük çoğunluğu misyonerlere ait ve Müslümanların bu alandaki faaliyetleri çok çok az. Yeni yeni bir kıpırdanma söz konusu ancak çok yetersiz.

AİDE (İhsan Gelişim ve Eğitim Derneği) olarak ülkenin içinde bulunduğu bu şartları göz önünde bulundurarak öncelikle eğitim ve insani yardım alanında projeler üretiyoruz. İmam hatip lisemiz, öğrenci yurtlarımız, yaygın eğitimlerimiz, Hüdâyi Vakfı’nın Küçük Çamlıca’daki İLAM eğitim merkezine Türkçe ve İslami ilimler eğitimi almak için her yıl gönderdiğimiz öğrencilerimiz, eğitim ve kişisel gelişim seminerlerimiz, öğrenci burslarımız vb. çalışmalarımızla Fildişi Sahili’nin ve İslam dünyasının nitelikli insan ihtiyacının giderilmesi noktasındaki faaliyetlerimize devam ediyoruz. İnsani yardım alanında ise gıda, kurban, su kuyusu, cami, mescit inşaatı projelerimizle Fildişi Sahili’nin maddi ve manevi kalkınmasına destek oluyoruz.

AİDE (İhsan Gelişim ve Eğitim Derneği) olarak ülkenin içinde bulunduğu bu şartları göz önünde bulundurarak öncelikle eğitim ve insani yardım alanında projeler üretiyoruz. İmam hatip lisemiz, öğrenci yurtlarımız, yaygın eğitimlerimiz, Hüdâyi Vakfı’nın Küçük Çamlıca’daki İLAM eğitim merkezine Türkçe ve İslami ilimler eğitimi almak için her yıl gönderdiğimiz öğrencilerimiz, eğitim ve kişisel gelişim seminerlerimiz, öğrenci burslarımız vb. çalışmalarımızla Fildişi Sahili’nin ve İslam dünyasının nitelikli insan ihtiyacının giderilmesi noktasındaki faaliyetlerimize devam ediyoruz. İnsani yardım alanında ise gıda, kurban, su kuyusu, cami, mescit inşaatı projelerimizle Fildişi Sahili’nin maddi ve manevi kalkınmasına destek oluyoruz.

SİZİN MÜKÂFATINIZI ALLAH VERECEK

İnsani yardım çalışmalarımız içerisinde Ramazan ayı önemli yer tutuyor. AİDE Derneği olarak Hüdâyi Vakfı ile yapmış olduğumuz “Ramazan 2017 Erzak ve İftar Projesi” çerçevesinde geçen yıl 22 bölgede 1511 dul, yetim, muhtaç aileye Ramazan gıda kumanyası dağıttık. 11 ayrı bölgede 7.700 kişilik iftar sofraları kurduk.  Bu yıl da bu yardımları arttırarak daha fazla kişiye ulaşmayı hedefliyoruz.

Burada yapılan hizmetlerin önemini ve mazlumlardan Hak katına yükselen dualarının kıymetini anlatma sadedinde ihtiyaç sahibi dul bir kardeşimizle aramızda geçen diyaloğu anlatmak istiyorum. Ülkenin ticari başkenti sayılan Abidjan’ın kenar mahallelerinden birinde çok ihtiyaç içerisinde dul bir hanım olduğunu söylediler. Arkadaşlarla ziyaretine gittik, yaşlı bir teyzeydi. Yaşını sordum, bilmiyor. 75-80 civarında görünüyor. Evde üç çocuk var. Bunlar teyzenin olamaz dedim. Sorduk, çocuklar kimin diye? “Kızımın” dedi. Kızınız nerede? “Öldü” dedi. Damadınız nerede? “O da kızımdan bir ay sonra öldü” dedi. Bu küçükler nenelerine kalmış. Kaldığı ev ancak 7 m2dir. Ev, çöp ev olmuş. O haliyle hasta olmamaları mümkün değil. Teyze hasta zaten… Bizim gençler evi boşalttılar, boyadılar, ranza, yatak ve boş kalan az bir alana da kalın naylon sergi serdiler. Götürdüğümüz erzakları teslim ettik. Çocuklar sevindi. Mahalleli, çocukların okuldan arkadaşları evdeki değişikliği görmeye geliyorlar. Hepsi 7 m2 olan ev için yapılanlar bize göre çok basit ama onlar için çok önemli bir durum.

Teyze bize soruyor:  “Sizi buraya kim gönderdi?” ‘Allah ve Resulü gönderdi’ teyze diyorum. “Bu yaptığınıza karşılık ben size ne yapabilirim? Ben size hiçbir şey veremem. Size kim bir şey verebilir? Sizin mükâfatınızı Allah verecek.” diyor. Utanıyoruz. Yapılanlara bakıyoruz, bir de teyzenin duasına… Çok az bir işe, çok büyük bir dua…

Kaynak: hudayivakfi.org

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.