Doğu Guta Ölüm Ablukasını Resme Döktü

Suriye'de başkent Şam'da, Beşşar Esed rejiminin ablukasındaki Doğu Guta'da öğretmenlik yapan Macide Muhammed, çizdiği resimlerle rejimin ablukasında ölen çocukları, gıda ve ilaç yetmezliğini ve sivillerin yaşadığı sıkıntıları anlatıyor.

Suriye'nin başkenti Şam'da Esed rejimi ve destekçilerinin 5 yıldır ablukada tuttuğu Doğu Guta bölgesinde, yaklaşık 400 bin sivil yoksulluk, açlık ve zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Muhaliflerin kontrolündeki Doğu Guta'da savaş mağduru çocuklar ve kadınlar ile ilgilenen el-Elvan Psikolojik Destek ve Danışma Merkezi Müdürü ve resim öğretmeni Macide Muhammed, Suriye'de yaşanan saldırıları, rejimin ve destekçilerinin kuşatmasını, ölenleri ve yaşanan acıları ele alan 250'den fazla çizime imza attı.

Resimlerde, rejim ve destekçilerinin ablukası sonucu Doğu Guta'da yaşanan sıkıntıları, gıda ve ilaç yetmezliğini anlatan 56 yaşındaki Muhammed, 21 Ekim'de yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden Doğu Gutalı 1 aylık Seher Difda'nın da resmini yaptı.

Muhammed, rejimin Doğu Guta'ya 2013'te düzenlediği kimyasal silah saldırısında hayatını kaybedenleri ve geçen yılın son aylarında Halep kuşatmasında yaşananları anlatan çizimlerini, çalıştığı merkezin duvarlarında sergiliyor.

"Bizi yüzüstü bırakan uluslararası toplumu çizdim."

Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede yaşanan olayları belgelemek için resimler yaptığını anlattı.

İlk başlarda çizim konusunda zorluklar yaşadığına işaret eden Muhammed, "Rejim güçleri her zaman evleri basıyordu. Çizimlerimi hep sakladım. Halkımızın yaşadığı sıkıntıları anlatmak için resimler çizdim. Ablukayı, bizi yüzüstü bırakan uluslararası toplumu çizdim. Suriye'yi yerle bir eden Beşşar, İran ve Rusya'nın terörünü anlatan çizimler yaptım." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.