Diyanet Ramazan Ayı Temasını Belirledi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ramazan ayı içinde gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı.

Görmez, toplantıya "İnşallah yarın akşam ilk teravih namazımız eda edeceğiz, hemen arkasından cumartesi günü ramazanın büyük rahmetine kavuşmuş olacağız." sözleriyle başladı.

Görmez, ramazanın Müslümanları kurtuluşa götürecek muhteşem bir mektep, medrese ve üniversite olduğunu vurguladı.

FAKİR SOFRASINA İCABET EDİN

Ramazanın bir eğlence ve şatafat ayına dönüştürülmemesi gerektiğini ifade eden Görmez, şunları dile getirdi:

"İftar sofralarımızı, israf sofralarına dönüştürmeyelim. İftar sofralarımızı sadece zenginlerin davet edildiği şatafatlı sofralara dönüştürmeyelim. Her zengin sadece fakirin sofrasına katkıda bulunmakla kalmasın. Bu vesileyle her zengin vatandaşımız çocuklarını, eşini, ailesini de alarak fakirin sofrasına icabet etsin. Her iş adamı işçisinin, çalıştırdığı işçinin evine gitsin, misafir olsun. Onlar gelip zenginlerin sofralarında oturmasın, siz gidin fakirlerin sofrasında oturun, ne olur."

CAN TAŞIYAN HER VARLIĞIN ÜZERİMİZDE HAKKI VAR

Ramazan ayının bu yılki temasının "Üzerinde her canın hakkı var" olduğunu bildiren Görmez, hak duyarlılığı ve hak kavramının medeniyetin en merkezi kavramlarından biri olduğunu söyledi.

Hak-hakkın kaynağının Cenabıhakk’ın kendisi olduğunun altını çizen Görmez, şunları kaydetti:

"Ve mümin hakikate iman eder. Cenabıhakk’tan gelen hakka riayet eden hakikate de iman eder. Biz bilhassa ramazan ayında oruç ibadetlerimizi ifa ederken üzerimizdeki hakları unutmamalıyız. Her canın üzerimizde hakkı var, her insanın üzerimizde hakkı var. Anne babalarımızın üzerimizde hakkı var. Eşimizin, çocuklarımızın üzerimizde hakkı var. Komşumuzun üzerimizde hakkı var. Yetimin, yolcunun, fakirin, miskinin üzerimizde hakkı var. Dünyanın en ücra köşesinde açlık ve kıtlık içerisinde zorluk çeken her müminin, her insanın üzerimizde hakkı var. Sokağa terk edilmiş her hayvanın üzerimizde hakkı var. Can taşıyan her varlığın üzerimizde hakkı var."

"Üzerinde her canın hakkı var" temasını sadece teori olarak belirlemediklerini, bütün müftülüklerin, din gönüllülerinin bunu bir eylem planına dönüştüreceğini ifade eden Görmez, "Her birimiz bir gün bir fakirin yanında olacağız, komşumuza gideceğiz, komşuları buluşturacağız, hep birlikte bir gün hastanelerde olacağız, hastaları ziyaret edeceğiz. Bir gün mahkumlara gideceğiz, hapishanelerdeki insanları ziyaret edeceğiz. Ayrıca yetimhaneler, engelli kardeşlerimiz, dezavantajlı kesimler, bütün bunlarla buluşarak bu kampanyanın gereğini yerine getireceğiz." değerlendirmesini yaptı.

RAMAZAN İÇİN 90 BİN CAMİ HAZIR

Ramazan'da ibadetlerin huzur ve huşu içinde yapılabilmesi için 90 bin caminin hazır hale getirildiğini aktaran Görmez, camilerde kadınlar, engelliler ile çocuklar için gerekli çalışmaların yapıldığını bildirdi.

Görmez, camilerin mihrapları, minberleri, kürsülerinin, sadece Diyanet İşleri Teşkilatı mensuplarına değil, ilahiyat fakülteleri, İslami ilimler fakültelerinde görevli bütün öğretim üyeleri, imam hatip liseleri ile din dersi öğretmenlerine açık olduğunu söyledi.

MİLLETİN EVRENSEL İYİLİK ELİ

Türkiye Diyanet Vakfının "milletin evrensel iyilik eli" olmaya devam edeceğini söyleyen Görmez, bu sene 64 ülke ve 278 bölgede iyiliğin sesi olacaklarını dile getirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığınca zekat ibadeti konusunda yeni bir çalışma başlatıldığını açıklayan Görmez, şu açıklamalarda bulundu:

"Madem hak kavramını işliyoruz, evladımızın mirasçı olarak malımızda nasıl hakkı varsa, fakirin de zenginin malında, parasında, servetinde öylece hakkı var. Rabb'imiz bizzat bunu böyle emrediyor. İşte bu zekat ibadetinin de geçmişe baktığımızda, yaşadığımız acı hadiselere baktığımızda istismar edildiğine şahit olduk. Bu milletin zekatlarıyla, bu milletin askerini, tanklarını, tüfeklerini bu millete yönelttiler, bunun farkında olmalıyız. Ve zekat ibadeti konusunda bir farkındalık, yeni bir bilinç oluşturmalıyız. Diyanet Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak şeffaf bir şekilde herkesin takip edebileceği bir sistemle bu ibadete de rehberlik yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Nitekim Diyanet Vakfımız marifetiyle ülkemizin her tarafında hem zekat ibadetinde hem fitre ibadetinde fakirle zengin arasında, işçiyle işveren arasında nasıl bir aracılık yapacağımızı kardeşlerimize en güzel şekilde anlatarak bunu ifa etmiş olacağız."

Diyanet İşleri Başkanlığının tüm personeline çağrıda bulunan Görmez, "Son 15 günde Başkanlığımıza, hizmetlerimize yönelik yöneltilen kötü kampanyalar, itibarsızlaştırma faaliyetleri sakın sizi hiçbir zaman ümitsizliğe sevk etmesin. Bunların Diyanetin tarihinde, Allah Resulü'nün davet ve irşat tarihinde bir nokta kadar dahi değeri yoktur. Bilakis, bütün bu yalanlar, iftiralar, bu kampanyalar sizi çok daha büyük bir aşk ile hizmet etmeye sevk etmeli. Çünkü tefessüh etmiş bir ahlak gördüğünüzde siz bunun, bizim hizmet kusurumuz olduğunu bilmelisiniz. Biz kimseye kızamayız. Biz yalan, iftira içinde olan, yetimin hakkını kursağında taşıyarak dindarlık taslayan hiç kimseye kızamayız. Biz onların kötülüklerini gördüğümüzde bunun bizim hizmet kusurumuz olduğunun farkında olmalıyız, daha çok sarılmalıyız. Mihrabın abidi olmaya, minberin âlimi olmaya, kürsünün vaizi ve nasihi olmaya çok daha büyük bir aşkla ve iştiyakla sarılmalıyız." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.