Beylerbeyi Sarayı Tarihi

Beylerbeyi Sarayı, ne zaman ve kim tarafından yaptırılmıştır? Beylerbeyi Sarayı’nın mimarı kimdir? Beylerbeyi Sarayı nerededir? İşte Beylerbeyi Sarayı hakkında merak edilenler...

İstanbul Boğazı’nın Anadolu kıyısında Beylerbeyi semtinde yer alır. Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Sarkis ve Agop Balyan’dır. Saray 1863-1865 yılları arasında inşa edilmiştir. Yaklaşık olarak 500 bin Osmanlı lirasına mâl olduğu tahmin edilmektedir.

Saray, yüksek bir bodrum üzerine iki kat şeklinde inşa edilmiş kâgir bir binadır. 65 m uzunluğundaki saray, 2500 m²’lik bir alana inşa edilmiş ve boğaza paralel olarak yerleştirilmiştir. Sarayda 6 salon, 24 oda, bir hamam ve bir banyo bulunmaktadır.

BEYLERBEYİ SARAYI’NIN BÖLÜMLERİ

Mabeyn-i Hümayun, Yatak Dairesi (Hünkâr Dairesi) ve Valide Sultan Dairesi olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.

Havuzlu Salon ve sütunlarının renginden dolayı “Mavi Salon” diye isimlendirilen bölümleri, sarayın en güzel kısımlarıdır. Sultan Abdülaziz’in denize olan tutkusu, bazı odaların ve salonların süslemelerinde denizcilik ve gemilerle ilgili motiflerin kullanılmış olmasında kendisini açıkça göstermektedir. Sarayın deniz köşkleri, arka bahçesinde bulunan Mermer Köşk, Sarı Köşk diğer bölümleridir. Mermer Köşk, Sultan II. Mahmut zamanından kalma bir binadır.

Sarayın ahırları da arka bahçede yer almaktadır. Deniz köşkleri de Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Diğer kısımlar ise burada daha önce de bulunan saraydan kalmadır.

BEYLERBEYİ SARAYI’NIN MİSAFİRLERİ

Beylerbeyi, yazlık saray olarak kullanılmıştır. Zaman zaman da gelen yabancı devlet başkanlarının ağırlanması amacıyla kullanılmıştır. Fransa imparatoriçesi Eugénie, Avusturya-Macaristan imparatoru Joseph, Prusya veliahd prensi Frédéric Guillaume Nicola Charles, İran şahı Nasıreddin Beylerbeyi Sarayı’nın misafirlerinden bazılarıdır.

SULTAN II. ABDÜLHAMİT’İN SON İKAMETGAHI

Sultan II. Abdülhamit, tahttan indirildikten sonra bu sarayda bir nevi hapis hayatı sürmüştür.

Abdülhamit Han saraya adım attığında yanındaki Nuri Ağa’ya “Annem de burada ölmüştü” diyerek kendisinin yatak odası olan oda istikametinde yürüdü. “Annem bu tarafta yattıydı. İşte ben de burasını kendime yatak odası yapacağım” diyerek eşyalarını o tarafa getirtti. Abdülhamit Han yerleştikten sonra hayatının son 6 yılını bu odada geçirdi ve bu yatakta son nefesini (10 Şubat 1918) verdi. Yatağın üzerindeki çarşaflarda Abdülhamit’in isminin baş harfleri bulunuyor.

BEYLERBEYİ SARAYI ZİYARET GÜNLERİ VE SAATLERİ

Saray, pazartesi ve perşembe günleri hariç diğer günler 09.00-15.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

BEYLERBEYİ SARAYI NEREDEDİR? - HARİTA

BEYLERBEYİ SARAYI TARİHİ - VİDEO

BEYLERBEYİ SARAYI FOTOĞRAFLARI


Osmanlı döneminde Beylerbeyi Sarayı


Beylerbeyi Sarayı tüneli


Beylerbeyi Sarayı'nın içi


Beylerbeyi Sarayı'nın denizden görünümü


Beylerbeyi Sarayı bahçesi


Beylerbeyi Sarayı'nın deniz kapısı


Beylerbeyi Sarayı ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü


Beylerbeyi Sarayı köşklerinden

İslam ve İhsan

İSTANBUL’DA GEZİLECEK YERLER

İstanbul’da Gezilecek Yerler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.