Avusturya'da Müslümanlara Saldırılar Artıyor

Avusturya'da Müslümanlara yönelik, kayıt altına alınan saldırıların geçen yıl yüzde 65 arttığı bildirildi.

Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmanlık Merkezinin "2016 Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu"na göre ülkede İslamofobik saldırılar geçen yıl önemli oranda arttı.

Rapora göre 2015 yılında Müslümanlara yönelik 156 saldırı kayıt altına alınırken, bu sayı 2016'da 253’e yükseldi.

SALDIRILARIN HEDEFİNDE MÜSLÜMAN KADINLAR VAR

Müslümanlara yönelik saldırıların yüzde 98’inin kadınları hedef aldığı belirtilen raporda, saldırıların yüzde 62'sinin açık alanlarda ve toplu taşıma gibi yarı kapalı mekanlarda gerçekleştirildiği kaydedildi.

Raporda, saldırıların bazılarının kamu kurumlarında gerçekleştiği ve ayrımcılık şeklini aldığı ifade edildi.

Rapora göre Müslümanlara yönelik saldırıların yüzde 31’i kişilere yönelik ve sözlü olarak yapılırken, yüzde 30’u nefret söylemi kategorisinde yer aldı. Raporda, saldırıların yüzde 12’sinin Müslümanlara ait kuruluşları hedef aldığı, yüzde 5’inin de fiziksel saldırılardan oluştuğu bildirildi.

Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi 2014 yılından itibaren ülkede Müslümanlara yönelik saldırıları kayıt altına alıyor. Bu yıl çalışma alanını genişleten merkez mağdurlara danışmanlık hizmeti de vermeye başladı.

SEÇİLER ÖNCESİ ARTAN İSLAM KARŞITI SÖYLEM

Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi temsilci Elif Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2016’yılının eylül ayında İslam karşıtı söylemin medyada ve siyasette en yüksek seviyeye ulaştığını söyledi.

Öztürk, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde başörtüsüne ve burkaya ilişkin aşağılayıcı ve ayrımcı açıklamaların yapıldığını kaydetti.

Sözlü ve fiziksel saldırılardaki artışa dikkati çeken Öztürk, başörtülü bir kadının başka bir kadının fiziksel saldırısına uğradığını ve bir erkeğin de bir kadına çocuklarının yanında "Bütün Müslümanları bombayla havaya uçurmak gerekiyor. Çıkart kafandaki başörtüsünü." diye bağırıp ardından da fiziksel saldırıda bulunduğunu aktardı.

Ramazan ayında camilere yönelik 3 saldırı yapıldığını belirten Öztürk, aşırı sağcıların Graz şehrindeki iki camiye domuz kafası bıraktığını, bir camiye de domuz kanı sürdüğünü anlattı. Öztürk, başka bir ibadethaneye de molotofkokteyli atıldığını kaydetti.

AVRUPA'DA GETİRİLEN YASAKLAR MÜSLÜMANLARI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Avrupa Birliği (AB) Adalet Divanının geçtiğimiz günlerde aldığı başörtüsü kararına ilişkin de Öztürk, "Bu alanda yeni yasaklamaların getirilmesi, Müslüman kadınları olumsuz etkileyecektir. Açıkçası AB Adalet Divanının aldığı karar bizi çok şaşırttı. 21. yüzyılda biz insanların kıyafetleri ile değil, beceri ve birikimleri ile değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Öztürk, başörtülü kadınların halihazırda iş bulma noktasında ciddi sorunlar yaşadığını, başörtülü oldukları için ön mülakatlara dahi çağırılmadıklarını ifade etti.

Müslüman toplumuna yönelik saldırıları gündeme getirmek üzere çalıştıklarını dile getiren Öztürk, "Bizim öncelikli hedefimiz toplumda ‘biz duygusunun’ güçlenmesini sağlamak ve toplumdaki ayrışmalara karşı mücadele etmek. Bu manada sivil oluşumun önemli bir unsur olduğuna inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Devletin ırkçılık ve ayrımcılığa karşı daha net ve açık bir şekilde mücadele yürütmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, kurumların, ırkçı söylemler şiddete dönüşmeden önlemlerini alması gerektiğini söyledi.

Öztürk, devletin ırkçı açıklama ve saldırıları hafife almaksızın en ağır şekilde cezalandırması gerektiğinin altını çizdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.