Temenni Ne Demek? Anlamı Nedir?

Temenni ne demektir? Temenni anlamı nedir? Temenni kelimesine örnek cümleler...

Temennî: Olmasını veya olmamasını isteme, arzu, talep, dilek. Rica anlamlarına gelmektedir.

TEMENNİ KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- birgün dostlarıyla birlikte oturuyordu. Onlara (Allâh’tan) bâzı talep ve temennîlerde bulunmalarını istedi. Oradakilerden bir kısmı: “–İçinde bulunduğumuz şu hâne dolusu paralarım olsun da Allâh yolunda infâk edeyim!..” şeklinde niyet izhâr etti.

*****

Ben, içinde bulunduğumuz şu hânenin, Ebû Ubeyde bin Cerrâh, Muâz bin Cebel ve Huzeyfetü’l-Yemânî gibi (müstesnâ ve seçkin, her yönden kâmil) kimseler ile dolu olmasını ve bunları Allâh’a itâat yolunda, yâni teblîğ ve ıslâh hizmetlerinde istihdâm etmeyi temennî ederim...” dedi. (Buhârî, Târîhu’s-Sağîr, I, 54)

*****

Sadece bilmek kâfî değil, ihlâs ile amel etmek şart...

Gayret etmeden hayırlı bir netice beklemek, zahmet çekmeden rahmet ummak, külfete katlanmadan nîmete ereceğini temennî etmek; başkasının yemesiyle kendi karnının doyacağını ummak gibi faydasız bir beklentidir. Bu dünyada îmânın gerektirdiği fedâkârlıkları yerine getirmeden, onun uhrevî faydasına erilemez.

*****

Cenâb-ı Hak’tan cümlemizi, hayırlara anahtar, şerlere kilit kılmasını temennî ve niyâz ederim sevgili evlâtlarım!..”

*****

“Cennete giren hiç kimse dünyâya geri dönmek istemez. Yeryüzünde bulunan her şey (kat kat fazlasıyla) orada da vardır. Ancak şehîd, gördüğü ikram sebebiyle dünyâya on defâ dönüp her seferinde şehîd düşmeyi temennî eder.” (Buhârî, Cihâd, 21; Müslim, İmâre, 108-109)

*****

“And olsun ki siz, ölümle yüz yüze gelmezden önce onu temennî ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz!” (Âl-i İmrân, 143)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.