zikrullâh

Letâif Ne Demek? Letâiflerin Anlamı Nedir?

Tasavvufî terbiyede en önemli vasıtalardan birinin “zikrullah” olduğunu daha önce ifade etmiştik. Allah dostları, zikrin kalpte dâimî bir idrak hâlinde yaşanabilmesi ve insanın âdeta zikrin içinde kaybolup asıl mezkûr olan Cenâb-ı Hak’ta fânî olması için, tarih boyunca muhtelif usûl ve metotlar belirlemişlerdir. İşte bu metodlardan biri de insan vücudunun muhtelif bölgelerinde bazı letâifler (rûhânî merkezler) belirlemek sûretiyle zikr-i küllîye erişme yoludur.

Zikir Hakkında Âyet ve Hadisler

Kalb çok zikirle yumuşar. Hiç bir şey buna mâni olmamalıdır. İnsanın mükerrem oluşu zikr-i dâimî ile tecellî eder, beden bununla nurlanır, temizlenir.

Teyakkuz Halinde Yaşamak

Kaygan bir zeminde yaşadığımız şu günlerde tetikte durup, teyakkuz halinde yaşamak için savunma silahlarını kuşanmak, temiz kalmaya çalışmak, kirlenmeme hassasiyeti taşımak gerekiyor. Altınoluk Dergisi Mayıs [2015-351.] sayısında "Kirlenmeme Hassasiyeti"ni kapağına taşıyor.

Tasavvufta Zikrin Önemi Nedir?

Cenâb-ı Hak; “Ey îmân edenler! Allâh’ı çokça zikredin.” (el-Ahzâb, 41) buyurarak her vesîleyle kendisini anmamızı arzu ediyor. “Onlar (akl-ı selîm sahibi müʼminler), ayaktayken, otururken, yanları üzerine yatarken Allâhʼı zikrederler…” (Âl-i İmrân, 191) buyurmak sûretiyle de, her dâim kalben kendisiyle buluşmamızı istiyor.

Firâset Sahibi Olmanın Şartları

Nasıl ki Güneş, ısı ve ışığından istifâde etmek isteyenlerden ricâ ve yalvarma beklemezse, firâset sahibi müʼminler de kendilerinden beklenenleri, söylenmesine gerek kalmadan yerine getirmelidirler…

Zikrederken, Dil İle Kalp Ahengi Sağlanmalı

Dilin zikri, kalbin zikriyle âhenk teşkil etmelidir. Aksi hâlde dil zikrederken, ruh başka yerlerde geziniyorsa; kalp, Allah ile değil de mâsivâ ile beraber ise, o zikirden bir fayda ummak beyhûdedir. 

"allah'ım Seni Zikredenlerin Meclisinden Bizi Ayırma!"

Zikir ehlini nîmet bilip onlarla ünsiyet etmek ve onların meclislerine devam edip zikir halkalarına iştirâk etmek, büyük bir saâdettir. Bunun aksine gâfillerin meclislerine yönelmek ise, o nisbette büyük bir felâkettir.

Zikrin Hakikati ve Kemali

Bütün ibadetler, Allâh’ı uyanık bir kalple zikredebilme ölçüsünde kıymet kazanır. Allah’tan gâfil bir kalple yapılan ibadetler ise zikrin feyzinden noksandır, huşû şartına riâyet edilmemiş demektir.

Kalpler Ancak Allah'ı Anmakla Huzur Bulur

Mü’minin gönlü de kâmil bir îman muhabbetiyle dolduğunda, Rabb'inin ismi onda dâimî bir zikir hâline gelir. Zikir, onun için âdeta bir âb-ı hayat/can suyu olur. Nasıl ki bir balık, sudan ayrı yaşayamazsa, o da zikirsiz huzur bulamaz. 

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.