ÜSVE-İ HASENE

Allah Rasûlü'ne Muhabbet

Muhabbet istîdâdı, Rabbimizʼin kullarına bahşettiği en büyük nîmetlerdendir. Fakat bütün nîmetler gibi muhabbet de mühim bir imtihan mevzuudur. Bu bakımdan muhabbeti, dostluğun hakîkatine ermiş gönüllerde kullanmak îcâb eder.

İslâm'ın Mahlûkata Bakış Hassâsiyeti

İslâm, mahlûkâta bakışta nasıl bir gönül hassâsiyeti telkin eder?

Hz. İbrahim ve Öncü Nesiller Duâsı

İnsanlığa önder ve örnek olacak nesiller yetiştirmeye harcanan emek, yatırımların en kıymetlisidir. Ve bu konuda dertli olmak, dertlerin en değerlisidir… Kur’ân-ı Kerîm’de bunu dava edinenlerin başında Hz. İbrahim (a.s.) zikrediliyor.

Her İnsan Müslüman mı Doğar?

Her insan İslâm fıtratı üzere dünyaya gelir. Daha sonra nefis ve şeytan insanın fıtratında kaymalara sebep olur.

İlâhi Af İçin Gereken Şartlar

Cenâb-ı Hak bu cihânı, âhiretin kazanılacağı bir imtihan dershânesi olarak tanzim etmiştir. Hem dünya hem de âhiret huzuruna nâil olabilmek, kulun bu dershânede Rabbine yakınlığı nisbetinde mümkün olur.

İlâhi Rahmetin Kuşatıcılığı

Zerre kadar bir çınar tohumunun münbit bir toprak vâsıtasıyla koca bir ağaç hâline gelerek kazandığı muazzam ihtişam gibi bizdeki tefekkür ve hissiyâtın Kur’ân’la beslenip güçlenmesi neticesinde ulaşılabilecek kalbî duyuş ve hakîkatler ne kadar muhteşemdir. Bu itibarla Kur’ân’ın, o bitip tükenmez feyzi ve yüce irşâdı olmasaydı tefekkür ve duygularımız, münbit topraktan mahrum, kuru bir tohum gibi kalırdı.

Mazeret Üretmeden Canla Başla Hizmet Ettiler

Haz­ret-i Pey­gam­ber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i se­vip O’nun mu­hab­be­ti­ne lâ­yık ola­bil­me­miz için de, di­li­mi­zin salevât-ı şerîfe ile ıs­lak, kalbi­mi­zin sü­rek­li O’na râ­bı­ta hâ­lin­de ol­ma­sı za­rû­rî­dir. Kalp, Ra­sû­lullah’tan ne ka­dar in’ikâs alır­sa, o de­re­ce­de ke­mâ­le erer.

Üç Ayların Faziletleri

Meşhur bir atasözü vardır: “Can boğazdan gelir.”

Efendimizin Dünya ve Ahiret Hayatına Bakışı

Prof. Dr. Ömer Çelik, Peygamber Efendimiz’in dünya ve âhiret hayatına bakışını anlatıyor.

Peygamber Efendimiz'i Nasıl Örnek Alırız?

Ol Seyyidü’l-kevneyn Muhammed Mustafâ’ya salevât!.. Ol Rasûlü’s-sekaleyn Muhammed Mustafâ’ya salevât!.. Ol İmâmu’l-Harameyn Muhammed Mustafâ’ya salevât!.. Ol Ceddü’l-Haseneyn Muhammed Mustafâ’ya salevât!.. اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِه۪ وَ صَحْبِه۪ وَ بَارِكْ وَ سَلِّمْ

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.