
Tâ-Hâ Suresi 29. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tâ-Hâ Suresi 29. ayeti ne anlatıyor? Tâ-Hâ Suresi 29. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tâ-Hâ Suresi 29. Ayetinin Arapçası:
وَاجْعَلْ ل۪ي وَز۪يرًا مِنْ اَهْل۪يۙ
Tâ-Hâ Suresi 29. Ayetinin Meali (Anlamı):
“Ailemden birini bana yardımcı kıl.”
Tâ-Hâ Suresi 29. Ayetinin Tefsiri:
29.
âyette yardımcı mânasında “vezir” kelimesi kullanılmıştır. اَلْوَز۪يرُ (vezir), padişahın işlerinin yapılmasına
yardımcı olan, yükünü taşıyan, görüşleriyle ona yardım eden yakın arkadaşıdır.
İşte Mûsâ (a.s.) yüklendiği ağır vazifenin taşınmasında kendine yardımcı olacak
bir vezir istemiştir. Bu, dinî hususlarda ve Allah’ın dinini tebliğde
yardımlaşmanın önemine dikkat çeker. Nitekim Hz. İsa: “«Allah’a davet
yolunda benim yardımcılarım kim olacak?” diye sorar. Havârîler de: «Allah
yolunda yardımcıların biziz. Allah’a inandık. Şahid ol ki, bizler müslümanız!»”
derler. (Âl-i İmran 3/52)
Cenâb-ı
Hak, Peygamberimiz (s.a.s.) için de: “Ey Peygamber! Allah sana da, sana tabi
olan mü’minlere de yeter!” müjdesini verir. (Enfâl 8/64)
Rasûlulâh
(s.a.s.) şöyle buyurur:
“Sizden
herhangi bir kimse bir işin idâresine getirildiğinde, eğer Allah o kimse
hakkında hayır murad ederse, ona sâlih bir vezir nasip eder. Zira o, unutunca
kendisine hatırlatır, hatırladığında kendisine yardımcı olur.” (Nesâî,
Bey‘at 33; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 70)
“Allah'ın
gönderdiği her bir peygamber ve işbaşına getirdiği her bir halifenin mutlaka
iki türlü sırdaşı vardır. Bir tür sırdaşlar ona iyiliği emreder ve onu iyiliğe
teşvik eder. Öbür tür sırdaşlar ise, ona kötülüğü emreder ve onu işlemeye
teşvik ederler. Günahtan korunan ise Allah’ın koruduğu kimselerdir.” (Buhârî,
Ahkâm 42; Nesâî, Bey‘at 32)
Enûşirvân
şöyle derdi: “En iyi kılıç bile cilâdan, en iyi hayvan bile kamçıdan müstağni[1]
olmadığı gibi, en bilgin padişah ve idâreci de, kendine yardım edecek bir
vezirden müstağni olamaz.”
Burada
şu latîf ve dakîk mânaya işaret etmekte fayda vardır: Hz. Mûsâ, Firavun’a
giderken kardeşi Hârûn’un kendisine arkadaşlık etmesini istedi. Fakat Tûr
dağına Rabbiyle buluşmaya ve O’nu kelâmını dinlemeye giderken böyle bir şeye
ihtiyaç duymadı. Çünkü muhabbet yalnızlığı ve tekliği gerektirir. Sevgiliyle
baş başa iken araya başkasının girmesi uygun düşmez. Halkla beraber olmakta ise
meşakkat ve sıkıntı vardır. İnsan orada sıkıntısını paylaşacak ve
meşakkatlerine ortak olacak birini arar. (Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, II,
259)
Mûsâ
(a.s.), Cenab-ı Hak’tan bu yardımları isterken esas gayesinin Allah’a kulluk ve
O’nun rızası olduğunu şöyle ifade ediyor:
[1] Müstağni:
Zengin, ihtiyaçsız, yapacağı işlerde başkalrına muhtaç olmayan.
Tâ-Hâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tâ-Hâ Suresi 29. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR